27.06.2007

EV YAPIMI KAKAOLU PUDİNG

Tarif çoook esilerden yine.Sürekli denediğim bu tarifi en son yaptığım da nedense daha çok sevdim.Sanırım en son kısmında çırpma işlemini uzatmam pudingi bu kadar lezzetli yaptı.Çünkü ağzınıza aldığınız tek kaşıkta bile o yoğun ve pürüzsüz çikolata tadını alıyordunuz.Bu bile bu pratik tarifi yapmak için başlıbaşına bir sebep diye düşünüyorum.Hatta un miktarını arttırarak pastalar için nefis bir dolgu kreması olur kanısındayım.Bir dahakine böyle bir çalışma yapmak istiyorum zaten.Pudingi her kaşıkladığımda benim aklıma pasta içinde nasıl şık ve leziz
duracağı,çocuklar her kaşıkladığındaysa:
"Anne ağbime bak pudingini yemiyoooo"
"E sevmedin mi?Neden yemiyorsun ki?"
"Anne beni kıskandırmak için yapıyoo"
"??????"
"Ben hemencecik bitireyim diye yemiyor ağbim.Sonra beni kıskandıracak"

diyalogları yükseldi bizim evde;)
Neyse ki az dövüşle kapattığımız puding savaşımızın malzemeleri şöyle;)))
Malzemeler:
*1 kg.soğuk süt
*11 çorba kaşığı toz şeker
*2 çay bardağı un
*1 pk.vanilya
*3 çorba kaşığı kakao
*125 gr.tereyağ veya margarin
Üzeri için:Hindistan cevizi
-------------------------------------
-Kakao ve unu 1 su bardağı sütle ezelim.Hiç topak kalmasın.
-Sütün tamamını ve şekeri ekleyerek ağır ateşte tel bir çırpıcı yardımıyla sürekli karıştırarak pişirelim.
-Üzeri göz göz olunca ocaktan alıp vanilya ekleyip,soğutalım.(Vaktim olmadığından mikserle çırparak soğuttum.)
-Tereyağını ilave edip mikserle 10 dk.çırpalım.
-Kuplara boşaltarak dolapta bekletelim.Üzerine hindistan cevizi rendesiyle servis edelim
...
HAMİŞ:Bu hafta ki gazete yazımsa burada.Olur da okumak isterseniz diye...

26.06.2007

3 RADİKAL TARİF;)))

Efendim bu görmüş olduğunuz tabakda çorba formunda yaptığım15 kişilik son pastalarımdan:)Her biri klasik pandispanya tarifimle pişirilmiş olup biri kakaolu diğeri sadedir:)))Dolgu kreması Emel'in vanilyalı kreması olup,ara katlar birinde meyvalı diğerinde damla çikolata kullandım....Biraz şeker hamuruna çorba kıvamını vermek de zorlansam da başardım sonunda.Azim işte:)Ve övünmek gibi olmasın da bu azim de arada bir bizim mutfağa uğrar;)Valla böylesine ilginç bir pastanın kategorisi ne olurdu pek kestiremesem de ŞAKA YAPTIMMMM diye bir alt dosya açabilirim hemen:) Sırf pasta ve tatlı ağırlıklı bir beslenme şeklimiz yok elbet.Yemek de pişiyor bizim evde.Yani bu ne demek oluyor.Efendim itinayla çorba da karıştırırım;)İlk resim çocuklarında çok sevdiği hatta pilavlı çorba diye andıkları yayla çorbası...Diğeri de terbiyeli şehriye çorbası.Herkesin bildiği lezzetler ama hani ev ahalisi için üzüntü falan duyan olursa diye çekmişim resimlerini.Olur ya ileride çocuklar"Anne sen pasta yaptın durdun bu arada bizi unuttun.O vakitler boğazımıza tuzlu namına birşeyler girmedi hiç"dediklerinde yine delil olurak kullanırım düşüncesindeyim;) En alttaki son resim de herhangi bir sabah kahvaltısı coşkularımdan.Çeşnili ekmek dilimleri...Tarifleri bir ara geçerim efendim...Şimdi bir hal oldu bana birden.Yazacak hiç takatım yok...Akşama yazsam;)
------------------------
Akşam oldu bitti saatler gece yarısını gösterirken sıcaklarla nahoş başım ancak yerine geldi.Aaa o da ne?Sözüm var dostlara.Tarif geçmen gerek.Sanki millet de kırıyor birbirini"Aman da Hülya sayfasına bir uğrasa da bir iki kelam yazsa"diye.Neyse ben yine biraz Ayşe Arman havalarında oturdum bilgisayarın başına.Diyeceğim çok allengirli laflar yok şimdilik.Derdim 2 tas çorba,1-2 kızarmış ekmek masalı anlatmak;)
Ve masal şöyle başlar.
Resim:1
YAYLA ÇORBASI(Nam-ı diğer Pilavlı Çorba)
Malzemeleri:
*1 çay bardağı yıkanmış,süzülmüş pirinç
*1 su bardağı yoğurt
*1 yumurta
*4 su bardağı kadar su(3 su bardağı su+1 su bardağı tavuk suyu)veya 1 tablet Tavuk Bulyon
*1 tatlı kaşığı kadar tuz
Üzeri için:
*2-3 kaşık tereyağ veya sıvıyağ(Bu sıcaklarda sıvıyağ kullanıyorum)
*1 tatlı kaşığı kadar kuru nane
--------------------------

-Tencereye pirinç,1 tam yumurta,yoğurt alınır tel çırpıcıyla yumurta iyice dağılana dek çırpılır.
-Üzerine suyun tamamı ilave edilir.Tekrar iyice karıştırılır.Pirinçler pişene dek sürekli karıştırılarak çorba pişirilir.(Sürekli karıştırmazsak çorba kırılır)Bu arada istenirse biraz daha sıcak su ilavesi yapılır.
-Ayrı bir tavada tereyağ(sıvıyağ)kızdırılıp içine nane eklenir.Nanenin kokusu çıktığında çorbaya ilave edilip,karıştırılır.
-Tuzu çorba pişip,ocaktan alınınca ilave edilir.


Resim 2:TERBİYELİ ARPA ŞEHRİYELİ ÇORBA
Malzemeleri:
*2-3yemek kaşığı tereyağ veya sıvıyağ
*1/2 su bardağı kadar arpa şehriye
*4-5 su bardağı su(1 su bardağı tavuk suyu olursa daha leziz olur)veya 1 tablet tavuk bulyon
Terbiye için:

*2 yemek kaşığı yoğurt
*1 yemek kaşığı un
*1 yumurta sarısı
*Yarım limonun suyu
Üzeri için:
*Çeyrek demet ince kıyılmış maydanoz
--------------
-Tencerede yağ ve şehriye hafif kavrulur.Rengi dönmeden içine sıcak su eklenir.Şehriyeler pişirilir.
-Terbiye için tüm malzeme iyice çırpılır.Sıcak çorbadan 1 kepçe alınır terbiyeye ilave edilerek terbiye açılır.Daha sonra ılınmış terbiye yavaş yavaş ve hızla kaıştırılarak çorbaya ilave edilir.Bir taşım daha kaynatılıp ocağın altı kapatılır.
-Tuz ve ince kıyılmış maydanoz ilave edilir.

ÇEŞNİLİ EKMEK DİLİMLERİ
Malzemeleri:*
250 gr.lor peyniri
*100 gr.süt kreması
*2 yumurta
*Çeyrek demet maydanoz
*Tuz,karabiber,pulbiber,kekik
---------------------------
-Tüm malzeme iyice karıştırılarak ekmek dilimlerinin üzerine sürülür.
-Fırında üzerleri kızarana dek tutulur....

22.06.2007

NEHİR PASTA ve SON ZAMANLARDA;))

Bu pastamı minik bir dünya için yaptım.1 yaşına girmiş Nehir Bebek için;)Kendisi için bana kalsa sular seller gibi bir nehir yapmayı düşlerdim ama pasta siparişini veren adaşım çok zevkli bir hanım olup bana çiçeklerden,balonlardan,kurdelalardan bahsedince ortaya bu cici pasta çıkıverdi;)Pasta 13x15 ebatlarında bir pastaydı.İçi kakaolu,ara kreması vanilyalı kremaydı başka da birşey istenmedi içerisine.Klimanın altında ve salon ortasında çalışılmış kendine çoook ihtimam gösterilmiş bu pasta hiç keyfini küreğini bozmadan,erimeden,çatlamadan patlamadan uslu uslu ona eklediğim çiçekleri,balonları,kurdelayı bekledi.Süslendi püslendi Nehir'in evine gitti.Ama Nehir çoktannn uyumuştu:(Dilerim birgün 1 yaş resimlerine baktığında pastasına pek özenmiş bu hanımı da merak eder içinden beni her ne kadar tanımasa da yad eder?Çok mu şey istiyorum dersiniz?Bir de güzel bir haberim var;)Benim Coccolat Kursunda tanıştığım,çok sevdiğim,iyi ki de o kursa gitmişim diyebilecek sebeplerimi çoğaltan canım arkadaşım Zerrin bir sipariş sayfası açtı kendine.Hani olur da yolunuz İstanbul'dan geçerse,geçecekse,hatta orada yaşıyorsanız o an ev yapımı,taze,lezzetli ve sağlıklı bir pastaya,böreğe,keke,kurabiyeye oldu ya ihtiyacınız var Zerrin bir telefon uzağınızda.Size titizlikle yardımcı olacaktır adım gibi eminim bundan... Bu arada geçtiğimiz pazar ve pazartesi Outdoor Eğitimindeydim.Yaşantılı Eğitim diyorlar buna.Üsttekilerde grup arkadaşlarım.Şirketin Türkiye genelinde tüm elemanlarının gruplar halinde katılabildiği bir eğitimdi bu.Eğitim şirketiyle geçen sene de 2 günlük bir eğitimle ama başka başka arkadaşlarla birlikteydik.CASE eğitim ve danışmanlık şirketi.Ben hocalara hayran oldum.Böyle mi iletişim kurulur?Böyle mi insana özen gösterilir?Bir kere anında isimlerimize hakimiyet sağlayıp çalışmalara başladığımız andan itibaren bize hep isimlerimizle hitap ettiler.Bir insana ismiyle hitap etmenin ona değer verdiğimizin bir göstergesi olduğunu bilirdim de yine de bir kez daha bilip pekiştirmek çok hoşuma gitti;)En sağdaki hanımda bizim grubun eğitmeniydi.
İlk gün 3 oyun,2.gün geniş bir piknik alanında 4 saatlik uzunca bir oyun sunuldu bize.Sanırım 9 etapdı.Biz de grup olarak çözüm yolları,fikir birliği,uyum gibi birçok öğretiyi de yanımıza alarak kötü büyücü Trak'ın elinde ki Kralı ve hazinesini bulmaya çalıştık.Bu arada kralın pek allengirli bir adı vardı çok pardon hatırlayamayacağım;)Çok yorulduğumuz bir anda grubumuzun en renkli kişiliklerinden biri olan Yüksel Bey başına dallardan ördüğü taçla Kral olup karşımıza dikildiğinde herkes gülmekten kırılıyordu.Üstte ki kare de Kralı kurtarmış olmamızın delilidir efendim;)Her ne kadar bu kareden sonra bir 2 saat daha dağ tepe yürüyüp,kıyıya köşeye saklanmış mavi zarf aramakla meşgul de olsak eğlenceliydi... Bu resim de hazine sandığını bulduğumuz andan sonra Kırmızı grupla çekilmiş toplu resmimiz.Biz Mavi gruptuk bu arada.Şu karede herkes yorgunluktan bitap halde.Zaten birkaç gün yorgunluğumu atamadım gitti...

Yeni insanlarla tanışmak,farklı bakış açıları yakalamak,öz eleştiri yapabilmek,herkesi kadın erkek değil insan olarak adletmeyi birkez daha öğrettim kendime.Makam mevkiden arınmış olarak geldiğimiz bu dağ başında hepimiz ter kokuyorduk ama bir amaç için uğraşıyorduk.Bu arada naif insan tanıyorsunuz,farklı kültür tanıyorsunuz,mutsuz insan,zor insan,kendini öne atan insan,çok fazlasıyla duran insan,nezaketli insan,olumsuz insan,esprili insan,çok konuşan insan,az konuşan insan,soran sorgulayan insan ve daha gözlemleyemediğim bir çok meziyetin insanını tanıyorsunuz.İşte tüm bu tanışıklıklar bizi besliyor....

Bu arada grupta ki arkadaşlarıma,eğitime gitmeden önce doğum gününü kutladığımız büyük oğlum için yaptığım şu pastamı ithaf ediyorum.Bir bakın bakalım bizi dağ bayır koşturan haritaya benziyor mu?Sanki oralarda harita elimizde koşacağımızı bilmişim gibi yaptığım bu pasta cuk diye oturdu doğrusu.Hele altınlar epey bir tanıdık gelmiş olmalı?

Ya da benim erdiğimi düşünelim olsun bitsin;)))

21.06.2007

DEMET'İN SON YAPRAK TEST SONUCU;)

Çocuklarımızın ömrü test çözmekle geçiyor.Yaprak testi okullu çocuğu olup da bilmeyen yok sanırım;)Daha okumayı söker sökmez test çözmeye başlıyorlar artık.Kendimden hatırlıyorum da orta sonda sınav kağıdını kodlamayı öğretmişlerdi bize;)Şimdi ki çocuklar bu yüzden çok şanslı ama bir o kadar da işleri zor.Değil mi ki herkes test çözüyor,kodluyor,ha bre kendini sınıyor kapasiteler yükseliyor böylece.
Büyük oğlum geçen sevinçle geldi 60 soruluk deneme sınavında sadece 4 yanlış yapmış.Bence iyi bir sonuçtu.İşte 4 yanlış 1 doğru götürür falan derken netini hesapladım sınıfta ilk 5'e girebilir diye düşündüm belki ilk 10 falan.O da az bir ihtimalle.Sonuç mu?18.mi ne olmuş 32 kişilik sınıfta.Demeye çalıştığım artık tüm çocuklar çok iyi.Akıllı ve deneyimli.
1 soruluk yanlış bile onları kaç kişinin gerisine atabiliyor.Gerçi daha oğlum küçük çok kıstas almıyorum bu testleri bu konuda öğretmenimiz de aynı görüşte ama annelerin hepsi benim gibi düşünmüyormuş maalesef...
Bu pastamda tam böyle bir konuya denk geldi.Çünkü Demet'te azimle test çözen çocuklarımızdan biri ve hayatı şu an hep bu eksende.Dolayısıyla pastası da.Pasta dikdörtgen bir kalıpda pişirdim.Ara katları sütle ıslattım.Sade pandispanyaya+vanilyalı krema+1 kat çilek+1 kat muz şeklinde.Üzerini gıda kalemleriyle yazıp çizdim;) Bu arada acı!bir gerçeği açıklıyorum;)Ta ta taaaaammm!!!!Şeker hamuruyla çalışırken evin salonundayım artık hem de klimanın altında;)Bir hanım için temizlik aşamasında zorlanacağını bildiği birşeyi bile bile döküp saçmasından acı ne olabilir ki?;)Bir de kendinin temizleyeceğini bile bile hatta.Bu yaz zulmü değil de nedir böyle?;)Ne yapayım ki hamur gevşeyiveriyor...Nişasta temizlemek hele bir de salondan temizlemek epey bir canımı sıksa da başka çare yok.Mecburum.Birgün bana "Salonun ortasında unlu birşeyleri tozutup etrafı batıracaksın hatta pasta bile yapacağın günler gelecek salonun göbeğinde" deselerdi"Hadi canım oradan"der hatta"Abartmayalım lütfen"diyerekten konuyu kestirip atardım;)Hayatta olmaz diye birşey yok.Gün gelip de en ummadığınız şeye yürekten evet diyebiliyorsunuz.Şekil 3 de görülen ben gibi mesela;)
Bu resmimi de küçük oğlum çekmiş salonda çalışırken.Hani bir gün olur da"Sakın evi dağıtmayın çocuklar hele salonu asla!"dediğim de bana delil olarak göstermek için çekti bu resmi sanırım.Yani bu ne demek oluyor.Ben ipin ucunu kaçırmış bir insanoğluyum artık.Vay benim bundan sonra halime;)))

19.06.2007

RENGARENK ZENCEFİLLİ KURABİYELER

Bu kurabiyeleri yeni sünnet olmuş büyük yeğenim için pişirdim.Zencefilli,hımm hem de mis gibi;)Ve de sabahın 8'inde hamurunu yoğuruyordum.Ne azim ama;)Boray'da başımda elbet."Anne bunları kime pişiriyorsun?Bize mi?""Oğuzkaan sünnet olacak ya ona.""Biz yemeyecek miyiz?""Yersiniz elbet,niye yemeyeseniz""Bize de mi yapacaksın şimdi?"deyiverince birden kendimi ikinci parti hamuru yoğururken buldum bu ne demek oluyor peki 4 tepsiye yakın kurabiyenin elimden bir şekilde geçmesi oluyormuş 4 saat sonra bunu anlamıştım;)))Kurabiyelerim zencefilli.Ufuk'ta görmüştüm bu tarifi.O da Burcu'dan almış.Ne trafik ama.Daha önce de Zencefilli Kurabiye yapmıştım ama o daha el oyalayıcıydı.Yoğur,dolapda beklet falan ben de o kadar bekleyecek vaktim olmadığından hemen yoğur,kes,pişir yöntemiyle bu tarifi denedim...Tarif burada...Ben kurabiyeleri pişirip iyice soğuttuktan sonra üzerlerini şeker hamuruyla kapladım.Bu aşamaları da elimden geldiğince fotoğraflamaya çalıştım.Çünkü bir el hafif yağlanmış olunca doğal olarak fotoğraf çekmekte zor oldu....Biskin kullanıyorum ben modelleme çalışırken.Kokusuz ve renksiz bir margarin olduğundan işi çok kolaylaştırıyor.Coccolat'tan almıştım biskinimi;)Kurabiyelerimi nasıl mı kapladım?dersiniz.Bir anlatmaya çalışayım bakalım;).
*Önce azıcık biskin alıp mutfak masamın minik bir alanına iyice yaydım.
*Cevizden küçük bir miktar renkli şeker hamurumu yağlanmış zeminde yuvarladım.
*Minik bir merdane yardımıyla açtım.Küçük bir parça oluyor bu. *Bu arada bir fırça yardımıyla kurabiyemin neresine şeker hamuru giydireceksem oraya ince bir kat bal sürdüm.Bu turuncu hamur ayının eteği olacağından ayıcığın bel kısmına ve biraz daha aşağılara kadar sürdüm balı.
*Eteğe pli vermek için bıçakla resimde ki gibi çizikler attım.
*Sonra çiçek işleme setimin ince rulolarıyla çizgilerin üzerinde hafifçe giderek plileri oluşturmaya çalıştım.
*Etek formunda kestim.
*Kurabiyenin bal sürülü kısmına etek formunda ki şeker hamurumu yapıştırdım.Elimle minik kıvrımlar verdim...

Aslında çok kolay ama çok da el oyalayıcı bu çalışmalar.Yaprak sarma yapmak gibi birşey bu.Saatlerce uğraşıp bir tencere sarma sararsınız 5 dakika da yenip,gider:(Böyle birşey işte bu kurabiyelerde.Ama değdi.Oğuzkaan ona gönderdiğim zarf kurabiye ve içinde ki minik nota bayılmış.Bu da benim onca yorgunluğuma değdi işte...Hem çocuk sevindirmek gibisi var mı?

Bu hafta ki gazete yazım da burada...

15.06.2007

KUDAY'IN 9 YAŞ HARİTASI;)))

Önce;) Kuday'ın pastası böyleydi...Annesi onun için gün öncesinden çalışmalara başlamıştı bile.
-Kuday doğum günü pastanı düşündün mü?
-Arabalar olsun..
-Nasıl yani araba modelleri mi?
-Hani var ya filmi ondan işte...

Aaa dedim ne güzel olur.Hem de tesadüf Nükhet'te bu konseptte bir pasta yapmış,yolda gösterirdi bana nasıl olsa.Ama son anda benim yoğunluğumdan modellemelere vaktim olmadığından:
-Oğlum hani siz kardeşinle harita çizip define arıyorsunuz ya öyle pasta yapsak?
-Tamammm..
-;)))diyerek durumu kurtarmıştım...
Aklımda olan bir modeli oğluma satmayı başarmıştım.Esnaf olabilir miydim acaba?
Bu arada ben bir Lorraınene Aka Aine2 hastasıyım.Debbie süper elbet ama Lorraine'in modellemelerinin üzerine tanımıyorum.Sayfasını günde kaç kez tosladığım bir sır da olsa her yeni modelinde bir kez daha ona hayran oluyorum;)Bu pastamı da işte o modellerin birinden bakarak yaptım.Tabii kendimce.Bir kere bu işlerde tıpatıp çalışmak pastanın orjinal sahibince de aynı pastanın 2.modelinde bile mümkün değil.Kaldı ki bizim gıda boyalarımızın farklılığı bile aynı rengin yakınını çalşmamıza bile müsaade etmese de kum rengini beyaz hamuruma sarı ve kahverengi gıda boyalarımı az az katarak yakalamaya çalıştım;)

Korsan gözlüğü ve bandanası için 2 gün önceden çalışmıştım zaten.Harita içinse akşamdan beyaz hamurumu kağıt formunda açarak yarısına kadar ruloladım ve rulonun içine yine aynı formda kağıt havlu koyarak kuruttum.Bu arada kağıda yıpranmış görüntüsü verebilmek için bazı yerlerinden bıçakla kesikler attım;)Daha sonra kağıt peçeteyi hafif ıslatarak kaverengi boyaya azıcık değdirip kağıda eskitilmiş havası kattım.Haritaya peçetemi değdirip çekerek çok koyu olmayan kirli bir görüntü elde etmeye çalıştım;)
Sonra 9 adet mum hoyratça;)yerleştirildi... Tüm bu süslemeleri partye başlamadan 5 dakika önce pastanın üzerine yerleştirdiğimi söylesem;)))
Masalar son sessizliğini yaşadı...
Ben pastanın figürlerini yerleştirirken kızkardeşim ve yeni iş arkadaşım Hande,eşim sağolsun masaları hazırladılar.Aslına bakarsanız global bir pasta oldu bu;)Ve birlikten güç doğar sözünün resmi oldu oğlumun partisi;)Nasıl mı?

*Efendim haritamızın üzerinde ki yazıları yapabildiğim gıda boyalarını Aybike'ciğim Amerika'lardan getirdi.Sağolsun....Zerrin'ciğim canım arkadaşım da Aybike'den onları teslim alarak bana ulaştırdı taaa İstanbul'lardan hem de partimize 3 saat kala...Haritanın üzeri hemen yazılıp çizildi az bir vakitte...
*Pastanın modeli Edinburgh : Scotland yani İngiltere'den;)
*Altın para şeklinde ki çikolatalar Hande'ciğin el vermesi ile Bandırma'dan;)
*Damla çikolatalı kurabiyeler kardeşimin elinden...
*Sigara böreklerini ben sarsam da işte olduğum için kızartılması anneciğimin ellerinden...
*Kalp ve hatırlayamadığım diğer formda ki sirkeli kurabiyeler annemden yine;)
*Kamelyanın süslenmesi eşime,Hande'ye ve Eşimin arkadaşı Gürhan'a ait;)Öğle arası iyi iş çıkarmışlar...Çok beğendim;)))

Birden kahkalar,çocukca sesler kapladı her yeri....
Çocuklar bıcır bıcır...

Kuday başının üzerine 2 kulak eklenmeden pastasını üfleyebildi;)
Kamelyanın içi dışarıdan böyleydi;)))
Burası benim çalıştığım şirketin Havuzbaşı Tesisleri...16-18 00 arası kutlamamızı yaptığımızdan tenhaydı.Çocukların koşuşturmalarından kimse rahatsız olmadı böylece...
Ayrıntılar az sonra;))) (Bunu diyeli 14 saat geçmiş neredeyse;)

Ha bu arada pastam klasik tarifim yine kakaolu ve 26 cm kelepçeli kalıpta pişirdim bu sefer.İnce dilimledik çocuklar bitiremez diye 30 kişi rahat yedik.Normalde böyle bir pasta için 26 kişilik diyebiliriz;)Ara kreması vanilyalı cream ole;) ve damla çikolata...

Ve bu da parti zamanı davetiyemizdi;)))

13.06.2007

FİLDİŞİ ÇİKOLATALI PASTA & GECİKMİŞ BİR PASTALAND MASALI;)

2 gün önce resmini yayınladığım pastamı o zaman da dediğim gibi annem için yapmıştım;)Daha doğrusu annemin misafirleri için.Aslında annem pek bir çekinceli''Yoğunsun ama bana küçücük bir pasta yapar mısın?''diye geldiğinde''Yaparız yaparız nasıl olsa deepfreezede hazır da kakaolu bir pandispanyam var.Hallederiz çabucak''diye kahramanlık da yapsam maalesef:(pasta küçük büyük farketmiyor."Sen beni küçük mü görüyorsun?Uğraş da gör bakalım benle"diye pasta dile gelebiliyor.Hatta siz onu duymuyorsunuz ya gecenin 11'ine kadar semelek semelek pastayla mücadele ederken pastanın dile gelmiş olabileceğini aklınıza getirip gönül gözüm kapalıydı herhalde anlayamadım o yüzden diye egzantrik hayallere bile dalıveriyorsunuz.Ha bu arada pastalar konuşur mu demeyin bana?Pastalar konuşur hatta,opera bile söyler;)İnanmadınız galiba?
Bence inanın;)Nasıl mı?
DERS 1:
Yani bu ne demek oluyor kahramanlığım boşuna kızım:(öyle çok bildim havalarına girmeyeceksin,pastanın ebatıyla emeği doğru orantılı düşünmeyeceksin,haddini bileceksin öyle de etrafta çok fazla Don Kişot gibi dolanmayacaksın;))
Öğrendim:o)

Evde süt kalmadığını son anda farkettim dolayısıyla dolgu kreması için süt kullanılmayacak bir tarif deneyecektim.PASTALAND'dan o gün gelen kuverturlerimin içinde Elit Fildişi de vardı.Neyse süt yok ama süt kreması var;)''Ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler"diyen kraliçe olarak ben(Elizabeth miydi adı?)süt yoksa süt kreması var deyip;)kremama fildişi kuverturlerimi de ekleyerek hemencecik bir ganaj hazırladım.

FİLDİŞİ GANAJ için:
*150 gr.süt kreması
*250 gr.fildişi kuvertur
--------------------------------
-Süt kremasını kalın tabanlı bir tencereye aldım kaynatmadan ocaktan aldım.
-İçine kıyılmış çikolatalarımı ekledim.İyice karıştırarak çikolataların erimesini sağladım.
-Oda sıcaklığına gelmesini bekleyerek,buzdolabımnın alt raflarına kaldırdım.
Sabırla ganajın donmasını bekledim.Bekledikce inat etti donmadı:(

Bu arada şanti hazırladım.Şantimi de 1 kg.paket halinde PASTALAND'dan aldım.Arkasında verilen tarif 1 kg.toz şanti içindi ben de bir oran hesabı yaparak(ki matematiği hiç sevmezdim ama bu oran benim hayatımı kurtarıyor her defasında,iyi ki o dersi dinlemişim;

DERS 2:Matematik de hayat kurtarır,sevmek lazım:)

Şantimi hazırlayıp hemen dolaba kaldırdım.Tabii ganaj donana kadar da,bu kez şantim epey katılaşdı."Aaaa ne güzel"dediğinizi duyar gibi oldum kıvam açısından ama değil işte...Pastanın üzerine sürülürken çok sıkıntı oldu bana:(Neyse ki bende alternatifler ürettim;)

-13,5x13,5 kare kakaolu klasik pandispanyamı önce enlemesine 2'ye kestim,3 katım oldu.
-Şeker şurubuyla katları ıslattım.Ara katlara dolgu kreması olarak donmayan:(ganajıma 50 gr.kadar şanti ekleyerek son bir umutla çırptım ve nihayet ganajım katılaştı) ganajımdan sürdüm.Bolca yine PASTALAND'dan aldığım Elit Damla Çikolataları serptim.
-En üst katıda kapatıp şeker şurubuyla ıslatarak oldukça katı olan krem şantimi sürmeye çalıştım.Bir yandan sürerken diğer yandan şanti kabuk gibi kalkmaya başlayınca pürüzsüz bir görünüm olmayacağını deneyerek anlamış oldum.Son bir kararla kalan ganajı şantinin üzerine yaydım.Nihayet oldu...

DERS3:Kıvamlar konusunda daha hassas çalış.Önemsemediğin küçük bir detay başına büyük işler açabilir.

-Krem şanti koyduğum sıkma tüpüyle pastanın etrafına amatörce şekiller sıktım.
-Yine PASTALAND'dan aldığım Elit Bitter Ganaj çikolatayı tırtıklı bıçakla ince ince yukarıdan aşağıya traşladım.Kazımalık çikolata yumuşak olduğundan çikolata ruloları kendiliğinden oluştu.Bunları da pastanın ortasına koydum.
-Pastanın etrafına avucumla hindistancevizlerini yapıştırdım;)

Annem pastayı çok beğendi.Hatta bana minicik bir pasta yaptırarak az iş çıkarttığını düşündüğünden epey de mutlu oldu.Yorulmadım ya ondan mutluluğu;)
Onca badireye rağmen ertesi gün iş çıkışı misafirlerin yanına uğramak için anneme geçtiğimde dolapda kalan son dilimlerden tırtıkladım.Doğrusunu söylemek gerekirse dün beni üzdüğü kadar çok lezzetli bir pasta yedim.Hafifçecikdi tadı;)

DERS 4:Önüne getirilen kusursuz sandığın hiç birşey aslında kusursuz değil.Bir bilsen her biri ne badirelerden sonra allanıp pullanıp karşına çıkıyor.Asla yılma ve hep böyle düşün:)

Şimdi onca dersten sonra size diyebileceğim bir Hamiş'im var.Ha bu arada Hamiş'in anlamı burada;)Merak edenler varmış da Hamiyet kim diye?Açıklamayı bir borç bilirim..


HAMİŞ:Pastaland'dan bahsetmeden geçmek olmaz değil mi?.Bu şirket 71 yıllık köklü bir şirket Bursa'da.İşlerinde çok profesyonel ama bir o kadar da size yardımcı olabilmek için çırpınan amatör ruhların sahibi her bir çalışanı.Çünkü onlar size;sorduğunuz en ufak bir ürün için bile önce hizmet satmakla meşguller.Ben Pastaland'ı evim gibi bildim dersem yalan olmaz.Bana ilk el veren onlardır.Onca tecrübesizliğime ve onca amatörlüğüme ve olmayan potansiyelime rağmen ben sanki yıllardır onlardan alış-veriş yapıyormuşum gibi hizmet sundular bana.3-5 kuruşluk alış-verişimde bile ayağıma kadar getirdiler herşeyimi.Asla haklarını ödeyemem.
"Pastaland"diye telefonu açan hanımdan tutunda,sürekli sorularıma asla yılmadan açıklayıcı bilgiler veren Özlem Hn'a,ayağıma kadar bana küçük torbalarımın içinde ki küçük siparişlerimi bile getiren beyefendilere ve Dilek Hn'a bana yazdığı güzel ,teşvik edici yorumları için ne desem az gelir.Yaptığım her pasta da bu insanların da yürekleri var.
Şimdi diyebilirsiniz ki:"E tabii ki ilgilenecekler sonuç da müşterisiniz."
Elbette müşteriyim.Paramı ödüyorum ama siparişlerim yanında hizmet alıyorum,samimiyet alıyorum,değer alıyorum,güvenlerimizi birbirimize emanet ediyoruz ve daha birçok insanca duygu.Günümüz koşullarında kaç şirket var bunca samimiyetle çalışan.Öneriye bu denli açık;) O yüzden tüm samimiyetimle derim ki bir kerecik de olsa 0 224 221 20 37 'yi arayın.Bana hakvereceksiniz...
Bu arada Özlem Hn'dan bahsetmek isterim.Özlem Hanım benim yüzyüze hala karşılaşamadığım arkadaşımdır.Hep yardım eder.Üşenmez size döner açıklamalar yapar.Genelde insanlar"Size dönerim"deyip dönmediklerinden Özlem Hn bu profesyonel davranışıyla size inanılmaz bir konfor sunar.Kendinizi güven de hissedersiniz.Üstelik bir de sayfası var."Olabilir herkes sayfa açıyor ne var bunda da?" diyebilirsiniz.Ama var bir fark işte;)Açmış olduğu sayfasıyla da Halkla İlişkiler konusunda ne kadar ufuk sahibi olduğunu kanıtlıyor bence.Bir şirketin Halkla İlişkiler Md'ü üşenmeyip şirketinin adına bir sayfa yapıyor ve pazarında ki hanımlara yönelmek için yemek bloglarını varlığından haberdar ediyorsa bu takdir edilecek bir girişimcilik değil de nedir?
İşine gönlünü koyan herkesin tüm dilekleri gerçekleşsin isterim.Ve yolları her daim başarıdan geçsin;)

11.06.2007

BEYAZ BİR PASTA:)BEMBEYAZ BİR SAYFA;)ve GÜNEŞLE UYANMAK...ARDI SIRA...

Bu pastayı aslında annemin misafirleri için yapmıştım ama bembeyaz görüntüsü bizim şu an ki ruh halimizi çok iyi yansıtacak gibi geldi bana.Tertemiz bir sayfa babında.)..İşi çok abartmaya gerek yok gibi de gelse insana;dile kolay 18 yaşında başlanmış bir işin 38 yaşda sonlandırılması ve başka bir yola sıfırdan başlamak...
Dileriz bu akça pakça pasta gibi olur yarınlarımız.
Pastayla ilgili detayları en kısa zamanda vermeye çalışırım;)
Gelelim dün ki son maçın detaylarına.Gerçi ayrıntılar burada var ama ben de birşeyler diyeyim kadın gözüyle;)
Artık eskisi kadar futbolla ilgilenmesem çok fazla takip edemesem de ofsaytın ne menem bir şey olduğundan haberdarımdır:)Tabii tüm bunları eşimle tanıştıktan sonra öğrendim;)

Dün çalışıyordum ama son bir değişiklikle sabah işe girip gece yarısı işten çıkacağımın planları değişince ben de maç saatinden önce stadda ki yerimi alabildim.Babam çocukları getirmiş,annem ileri derece de alerjisi olduğundan gelememişti vs.vs...Aslında maçı çok iyi izleyemedim:(Önce minikler maç yaptı.İçlerinde büyük oğlumuzun da olduğu bir maç.Sonra eski futbolcular,en son Türkiye Karması-Çanakkale Karması'nın karşılaştığı son maç.Maç 6-1 Türkiye Karmasının lehine sonuçlanmış,bugün gazeteden öğreniyorum.Eşimi bu günün de yanlız bırakmayan arkadaşlarının eşleriyle ilgilenmek de bana düştü doğal olarak ve dolayısıyla maçları çok iyi takip edemedim:(Ama son golünü gördüm;)))Altta ki resimde eşim maçtan çıkıyor,yeşil sahalara veda ediyor ve jübilenin gelirinin bağışlandığı derneğin başkanı hanım eşime plaket veriyor... Burada da benim minik kuzularım yorulmuş kardeş kardeş oynuyorlar sahanın tenha bir yerinde;)
Sonra maç bitti.Toplu bir akşam yemeği,misafirlerin uğurlanması derken eve nasıl gittiğimizi hatırlamıyorum bile o kadar yorgundum.Peki ev de ne mi yaptım?


  • Eşime verilen çiçekleri vazoya koydum;)


  • Annemin(inanılmaz maç hastasıdır) gelemeyişinden dolayı sorduğu tüm sorulara detaylı cevaplar verdik.Hem de maaile;)


  • Gazetecilerden birinin verdiği cdyi kopyaladık.


  • Ben o arada oğlanın aslında bugün olan doğumgününün pandispanyasını pişirdim.


  • Mutfağı toparladım.


  • Babamız çocukları yatırdı.


  • Onların dağınıklıklarını topladım.


  • Pandispanyayı istemeyerek de olsa sıcak sıcak katlarına ayırdım:(


  • Biraz mutfakta konuştuk günle ilgili;)


  • Saati 05 30 a kurarak,yattım...



    • 05 30 oldu:(

    • Yorgunluktan kalkamayacak halde yine de güne başladım.


    • Elimi yüzümü yıkayıp mutfağa daldım.Soğumuş pandispanyayı kremaladım.


    • Mutfak camından;) güneşin doğuşunu seyrettim.Çok şükür dedim.Herşey için;)

    9.06.2007

    AYRILIĞIN BİR BAŞKA AÇIKLAMASI VAR:JÜBİLE....

    GÖZTEPE

    Bu hafta ki gazete yazım
    bir nevi eşimin jübilesine farklı bir bakıştı...Gerçi kendisi konuyla ilgili detayları sayfasında vermiş ama ben işi başka bir pencereden yazmak istedim.Eş gözüyle:)
    O yıllarca topunu oynarken biz de çoluk çocuk ne çok badireler atlattık demenin muhasebesinden başka bir şey değildi aslında... Ama hayata standartların çok dışında bakabilmeyi öğrendim ben onunla...Başka bir kültür işte....İyi ki de bu yollardan geçmişim;))İyi ki Kuşadası,Batman,Çanakkale,Trabzon,Ayvalık ve daha nice yerin sadece güzelliklerden değil de ekmek kapısı olunca başka yüzlerden de bir bütün olabileceğini görmüşüm.Ben işte böyle böyle gurbette pişmişim...


    Jübile maçı pazar(yarın)17 00'de.
    Sevinç,hüzün,onur,özveri ve birbirine geçmiş onlarca duygunun karmakarışık olacağı yoğun ve duygusal bir gün bizi bekliyor...;)
    1993 yılı Fotospor Gazetesi(Fotoğrafı çeken gazeteci bu kareyle o yıl ödül kazanıyor;)



    -KIZIMI ASLA TOPÇUYA VERMEM;)
    Eşimin Göztepe'den bir takım arkadaşı var Çanakkale'ye yerleşmiş.Eşler konuşurken biz hanımlarda kaynatıyoruz ne kaynatmak ama...
    Diyor ki hanım konuşmamızın bir arasında:
    -Kızımı asla topçuya vermem demiştim.(Gülüyor)Büyük söylemişim..
    Kızı bir topçuyla düğün hazırlığında...Bonservisi 1 trilyon bir futbolcuyla;)
    Top oynamak, bu işden evine ekmek götürmeye çalışan, bir adamın hayatında olmak çok zor iş aslında.Kaç liralık sözleşmeye imza atarasanız atın zor zanaat yani...Kızımız çok akıllı,okullu ve babası sayesinde futbolla büyüdüğü için nasıl bir işe kalkıştığının da çok bilincin de...
    Her evliliğin kendince bir özveri hikayesi mutlaka vardır da,hemen hemen hergün idman yapan bir adamın bil fiil bacağa bağlanmış buz torbalarıyla yaşamaya çalışmak kadar zoru da var mıdır bilemiyorum.
    Lifi,Aşil tendonu,ödemi,iç kanaması,yırtığı,kopuğu,kırığı,buruğu,çatlağı,patlağı.
    'Topçu adam diyor hintlik bilmez.Neden?Çünkü ona sunulan bir hayatın içinde yaşar.Oteli,yemeği,gideceği yer hep onun için halledilmiştir o asla bilmez.Elektrik bilmez,su bilmez,fatura bilmez,kuyruğa girmeyi bilmez.İzoledir.'
    Aaaa diyorum içimden.Doğru diyor....
    'Eşimle çok küçük evlendik.Bu yaşa kadar o kadar çok futbolcuyla tanışdık ki belki 1000 kişi ve genellemem bu'Bilmezler öyle kandırmayı falan ama çok iyi kandırılırlar.O yüzden ki futbolu bıraktıkları gün sudan çıkmış balık gibidirler.Çocuk gibidirler.'
    Düşünüyorum da ben kızım olsa topçuya verir miydim?Gerçi bekara hanım boşamak pek kolay,ahkam kesmeyeceğim ama;)neyse;)
    Binlerce insanın arasından eşinizin hırsla,azimle,yeşil bir sahada amacı için koşuşunu alkışlarsınız..Bunun adı onurdur.
    Kaybedilmiş bir maçın ertesi tüm aile hayattan el etek çekersiniz.Bunun adı paylaşımdır.
    Kar,kış,çamur,güneş vız gelir onun ardındasınızdır.Bunun adı destekdir.
    Koltuk değnekleri ile eve geldiğinde güçlü durmaya çalışırsınız.Bunun adı dayanıklılıktır.
    Hakettiğiniz parayı söz de vermişlerdir üstelik son anda alamazsınız;riyakarlıktır bu arsızlıktır,namussuzluktur,ekmeğine göz koyan adama yol boyu selamını esirgememeye çalışırsın yine de.Bunun adı Allah'a bırakmaktır....
    Gazetede,televizyonda eşinize dair bir haber görürsünüz.Bunun adı iyi ki bir sporcuyla evlendim diyebilmektir...
    Hayat asla çok para demek değil.
    Hayat asla bol keseden atmak da değil.
    Hayat kendi yeteneğinle insan olabilmek de.Kaçımız hayallerimizin peşinde ve sevdiğimiz işteyiz?Cevabı kolay bir soru.İnsanı kendiyle hesaplaştırdığından mıdır nedir bir o kadar zor da bir soru.
    Hayat sizi kendi mengenesinde sıkmaya başladığı için değil midir ideallerinizi unutmanız?
    Futbolcu onu yapmamıştır...
    Teslimiyeti hayata değildir....İşinedir.
    Meşin bir yuvarlağın peşinde,dünyanın tüm arından kirinden arınırcasına rüzgarla yıkanan kaç baş var ki bu dünyada?....
    Ve golünü atan, kalesini kurtaran bir adamın gözlerinde ki ışıltı ve çocuksu ruhu emanet alıp en son ne vakit işinize geldiniz?...

    7.06.2007

    SON GÜNLERDE....

    Geçen haftasonu epey bir yoğun bir o kadar da gergin geçti maalesef...Cumartesi ve pazar her sabah 06 00 gibi uyanıp,07 30 yollara düştük.1 saatden fazla yol alıp eşim de ben de sınavlarımıza girdik vs.vs....
    İlk gün işe yetişebileceğimden emin olduğum halde dönüş yolunda bizi kötü bir sürpriz beklemedeymiş bilemedik:(
    Dağ yolunda yıllardan beri devam eden yol çalışması olduğunu bilmeyen yok da sen tam da gel bize denk gel:(Allahım işçiler tek tek arabaları durdurmaya başladığında önce ne olduğunu pek kestiremedik.Kocaman bir iş makinası vardı yolun solunda her ne kadar kaya kırıyor diye durumu ona bağlasak da bir 15 dk.sonra şiddetli bir patlama ve sarsıntıyla gerçeği anlayabildik.Yol yapımı için patlayıcı patlatılmıştı.Bir toz bulutu;derken ortalık duruldu ama bu arada ben''İşe geç kaldım,söz de vermiştim''diye diye söyleniyorum üstelik telefon çekmiyor dağ başında:(Neyse az ilerledik kapsama alanı denen o mevzu başıma geldi ve cep telefonu asla sevmeyen ben nasıl mutluyum nasıl mutluyum o an bilemezsiniz.Neyse işyerini aradım.Dilek'le birbirimizi duyar duymaz anlaştık içim rahatladı birazcık.300mt.ilerledik derken o da ne?!!!Patlamayla yol tamamen kapanmamış mı?:(İşte üstte gördüğünüz resim,benim bir şantiyem olduğunun delili falan değildir efendim.Bu kadar büyük bir makina için eşim de dahil kimseciklerin çıkamaz,hadi canım dediği ve fizik kurallarına aykırı hareketlerle o dev iş makinasının yokuşları 90 derecelik bir açıyla çıktığı anların sonrasıdır;)
    Yol açıldı,biz de sağ salim varacağımız yerlere vardık;)
    Pazar günü bizim buranın panayırının 1.günüydü.Sınav dönüşümüzün akşamı yani.Yaz panayırı ya da Haziran Panayırı derler...Burası küçük bir yer olduğu için herkes çoluk çocuk panayır bekler:)Hele eskiden annemlerin çocukluğunda öyle şehir dışına falan pek gitmek mümkün olamadığından panayır çok daha mühim birşeymiş dedem falan da köyde anneme,teyzeme,dayıma onlara zor gelen bir işi yaptıracağı vakit hep''Panayırda salıncaklara binersiniz''deyip can damarından vuruverir,bizimkiler de canla başla tarlayı çapalamaya,hayvanların peşinden gitmeye razı olurlarmış.Gerçi ben oğlanları ''Beni üzmezseniz bu sene panayırda daha çok salıncak binersiniz''diye kandırmadım ama çocukluk işte panayır kuruluyor diye etraftan duydukları an başımızda bittiler hemen.''Ne zaman gitcez?Kaç kere bincez salıncaklara?Ben 10 kere binebilir miyim?''türünden sözler duydum hem de yüz kere .Eee bu ne demek oluyor çocuk her vakit çocuk.60 yıl önce de isteği salıncaklarda havalanmak,60 yıl sonra da;)

    En korktuğum an onların mutlu mesut havalara kalktığı anlardı,öldüm öldüm dirildim ama hiç belli etmedim... Artık eski zamanın uçan sandalyelerinin yerinde bu tür düzenekler var ve çocuklar hakikaten çok şanslı ve eğleniyorlar.Rengarenk birşey de olunca benim oğlanlar direkt bu tırtıl mıdır nedir trenvari alete binmek için heyecanlanıverdiler;)
    Sonra mavi bir arabaya bindiler kardeş kardeş.


    Ağbi bir havalarda komiklik yapmakla meşgulse de küçük etrafa gülücükler dağıtmakla yetindi.Hatta az önce bana 10 kere binemeyeceklerini söylediğim de''Ben de o zaman hiç binmem:(''diye küsen,kapris yapan o çocuk bu çocuk değil miydi diye diye de güldüm durdum içimden.Sonra ben de onlara gülümsedim;)Panayır maceramız az hasarla tamamlandığının ertesi bu kurabiyeleri beslenme sırası biz de olduğu için pişirdim;)
    Marmeletli düğme kurabiyeler adı.Eskilerden vanilya paketinin ardından bir tarif bu.Yalnız tarif yanımda değil:(Akşama tarifi yayımlama sözüyle;)

    Şu sıralar asla aklımda tarif tutamıyorum.Yaşlandım mı ne?;)
    Tarifler için dönerim...
    --------------------------------
    Ve işte döndüm;)Tarif için;)
    MARMELATLI DÜĞME KURABİYE
    Malz:*250 gr.margarin veya tereyağ(oda ısısında)
    *3 yumurta
    *5 su bardağı un
    *1,5 pk.vanilya
    *1 limonun kabuğunun rendesi
    *2 çay bardağı pudra şekeri
    AYRICA:*4-5 yemek kaşığı marmelat(Kayısı marmeladı kullandım)
    *2 yemek kaşığı toz şeker
    ---------------------
    -Pudra şekeri ve margarin(tereyağ) iyice ezilir.
    -Üzerine yumurta,limon rendesi,vanilya,un eklenerek yoğrulur.
    -Cevizden biraz küçük parçalar halinde yuvarlayıp her bir yuvarlağın ortası çukurlaştırılır ve her bir çukura çay kaşığı ucuyla marmelat konur.Üzerine toz şeler serpilir.
    -175 derecede önceden ısıtılmış fırında 15-25 dk.kızartmadan pişirilir.

    3.06.2007

    HİÇ PASTALAR KÜSER Mİ?

    Kelebekler olsun dedi .Ama ille de kelebekler.Şimdi düşünüyorum da bir tek kelebekler konusunda ne istediğini bilmiş,gerisi hüzünlü bir hikayeymiş:(
    Siz de benim gibi bir nişan pastasını bir hafta öncesinden konuşup detayları esas kızla netleştiremediğiniz için''Olmayacak herhalde bu pasta''deyip kendinizi ağırdan almaya,nişana bir gün kala''Pastamı yapıyorsun di mi?''diye şok bir telefon alıp iki ayak bir pabuçta herşeyleri jet hızıyla hazırlayıp,geceyi sabah etmeye pek hevesli değilsinizdir umarım...Aman da olmayın.Lütfen...Alana da mani olmayın;) Çok zor iş valla.
    Ben evleniyorum dediğinde çok şaşırmıştım.Hatta onca kat-i duruşlarına rağmen bu kadar çabuk evlenebileceğini asla düşünmemiştim.
    Oysa hayat onu çok yormuşdu.Semelenmiş,güvensiz,hatta kuşkuluydu onu yıllar sonra gördüğümde.Kaybettiği yıllarını aramakla meşgul bu kadının genç yaşına rağmen o kadar ertelenmiş mutlulukları ve kaybettiği koskoca bir 10 yılı vardi ki hani insanın al benden 2 yıl,biraz o çok sevdiğin dostlarından 3'er yıl diyesi geliveriyordu ama maalesef:(
    İşte ''Ben evleniyorum''dediğinde hatırıma bunlar geldi ve buna benzer şeyler...Mutlu olmak herkesin hakkı.Kim olursa olsun.Özünde taşıdığı her ne olursa olsun.İnsan mutlu yaşamalı.
    Bana çok değer veriyor,özel hissettiriyor,en önemlisi saygı duyuyor dediğinde sadece ''İyi düşündün mü?''diyebildim.''Aslına bakarsan çok da korkuyorum:)''dediğinde onun yerinde asla olmak istemezdim dedim kendi kendime.Bu ayakları yerden kesilmiş genç kadın korktuğunu söylerken aşık değilim demeye mi getiriyordu ne?Kestşremedim...
    İnsan sevince korkmaz.Aşık olunca kahraman kesilir.Olmayanı oldurur,ermeyeni erdirir.Yokuşları düz eder seven insan,her anı bahar bahçe eyler.Güvendedir dünyanın onca çetrefeline rağmen onu dağlar gibi koruyacak bir omuz bulduğu için.Ama?Ya o omuz aradığı omuz değilse?

    Tüm gecemi uyumadan geçirdim desem abartmadım sayın:)İşi de o kadar rast gitti ki ne diyeyim artık.Şeker hamuru bir çırpıda kaplandı,erimedi,sıcaktan gevşemedi.Velhasıl onca modellemesizliğe rağmen sular seller gibi aktı işi billur gibi...Kakolu yaptım pastasını öyle istedi ya.Çilekler muzlar sarmaş dolaştı vanilyalı kremanın içinde;)Kelebeklerini koydum.Organze kurdelalarını da.Sonra yüzüklerini.Sonra isimlerini:(Sonra çiçeklerini,incilerini....
    Çok özendim.Zordu ama dar zamanımda elimden geldiğince iyisine çabaladım...Sabah ezanı okunurken yattım.Pastam hazırdı...Çok şükür..
    Sabah 09 30 'a kurdum saati.Kalktım.Straforu,montesi derken pastam tamamdı artık.Aaa o da ne yüzüklerden biraz küçük yapıp esas kıza ithaf ettiğim simlisi kırılmış:(
    Hemen yeni bir yüzük yaptım...Ama?İşareti de bilemedim:(
    Annesini aradım.Daha gelmedi dedi.Peki gelince arasın dedim.Telefonu kapadım 2 dk da aradı.''Geldin mi?''dedim.''Yok gelmedim''dedi ama sesi dün''Pastamı yapıyorsun di mi?''diyen esas kızın sesi gibi değil de nasıl diyeyim durgundu işte.''İşe gitmeden pastanı getireyim.Kaldı ki pasta bu haliyle dolaba da sığmıyor''dedim.''Bizimkiler muhafaza edemez''.
    ''Nişan olmuyor''dedi.
    ''Nasılll ???:(dedim
    ''Olmuyor işte!''
    ''Şimdilik mi?''diyebildim.
    ''Hiçbir zaman''dedi
    Şok oldum.
    ''Çok üzüldüm''diyebildim.Telefonu kapadık...

    Sonra Pembe Kalbi...
    Ve Beyaz Kalbi....
    Bulunduk-
    ları yerden söküp aldık:(((
    Hiçbir pastama bu kadar üzülmedim....


    Pastala-
    rında canı
    varmış,
    küser-
    lermiş bilemedim
    :(((