17.05.2011
BORAY'IN PASTASI ve İSTANBUL GEZİSİ
Küçük oğlum 11 yaşına girdi.Aslında 15 mayıs pazar günü olan doğumgünümüz , haftasonuna okulla yapılmış bir İstanbul gezisi sığdırılınca bir gün sonraya kaldı.
Carol Deacon'un pasta kitabından model seçmesini istediğimde Boray , futbola ilgisinden olsa gerek bu modelde karar kıldı.Ben vakit darlığının üzerine gezi yorgunluğu da eklenince pastayı çikolata sosla kaplamakla yetindim.Normalde 11 futbolcu dan oluşan futbol takımı sanırım yedek oyunculardan birinin pastada olmak istemesiyle 12 ye çıktı:)Çocukların okul çıkışı atölyede yaptığımız minik kutlamamız herkesin gönlünün olması için yetti de arttı bile.
Mutlu yıllar benim Boğa burcu oğluma.Ne yapsan sen de güzel duruyor.
Bana bir meslek ve dost kazandıran yıllar önce katıldığım kursun yadigarı canımın içi arkadaşım Zerrin'in de aynı gün doğum günüydü.Bir kez de buradan kutluyorum kendisini.İyi ki varsın.Kahkahaların hiç solmasın.Hediyeni keyifle kullanman dileğimle...
Haftasonu İstanbul öyle güzeldi ki.Tamamen yaz gelmiş, hani o televizyonda haberleri bile meşgul eden "Havayı güzel gören İstanbullular piknik alanlarını doldurdu" şeklinde bir anonsu otobüsdeki hanımlardan biri yaptığında haklı olduğunu düşündüm.Gerçekten , sanki tüm İstanbul çoluk çocuk piknik yapıyor gibiydi.
İlk uğrak yerimiz Dolmabahçe sarayı.
Hep önünden geçtiğimiz o ihtişamlı kapısının aslında birkaç kapıdan biri olduğunu ve içerisinin muhteşemliğini farkettiğimde nutkum tutuldu gerçekten.Nasıl bir şaheser ,nasıl bir dönem ,nasıl bir ihtişammış.Gerçekten muhteşem bir yüzyıl yaşanmış o vakitler.
Sarayın 200 küsur odasından sadece onda birini görebildiğimiz halde o perdelerin zerafeti , koltukların inceliği , sobaların bile bir sanat eseri olup çinilerle süslü olmalarının bile durdukları odaya yetiyor olmasının verdiği hava bambaşka.Kadınefendilerin dairesi yan yana dizilmiş bir kaç odadan oluşuyor.Onların da salonu muhteşem.Mermer banyolarında hiç cam yok ama tavana yapılmış muhteşem işcilikle birbirine geçmeli çiçek formlarının göbeklerine konulan camlar sayesinde apaydınlık banyolar sağlanmış.Hem şık, hem işlevsel.
Sonra Atatürk'ün hayata gözlerini yumduğu oda ve o çok sevdiği 4 mevsim tablosunu yerinde görmek tarifi zor bir tecrübe oldu benim için.Saray rehberinin önderliğinde her geçtiğimiz oda bizi diğerinden daha çok şaşırttı .36 metre yüksekliğinde ,o inanılmaz güzellikte ve işçilikde ki sütunlarla destekli bayramlaşmaların yapıldığı muayede salonunda ki 120 metrekarelik tek parça ipek halı ,4.5 tonluk İngiliz kristallerinden avizenin ihtişamı sanırım nasıl bir güzellikten bahsetmeye çalıştığıma dair minicik bir ipucu verir.Böylesine büyük salonun nasıl ısıtıldığına rehberimiz verdiği cevap, o büyük sütunların zemininde gözü rahatsız etmeyen mazgallar var ve altta yanan ocaklardan ısı bu mazgallar sayesinde salona yayılıyor ki bunun gibi ne çok ayrıntı var.Padişahın kırmızı oymalı tahtvari yatağını tarif etmekte güçlük çekebilirim.Sarayı saray yapan özellikler öylesine ihtişamlı ki...
Ve Topkapı Sarayı.
Bahçesi öylesine büyük ve güzel ki , ellerinde dantelli zarif şemsiyeleri ile salınan saray hanımlarını hayal etmeden duramıyorsunuz.
Bir de bahçede beni benden alan o ağaç.Dünyanın en güzel pembesiyle çiçeklenmiş, sanki dallarında top top karanfiller açmış.Emin olamadım.Gördüğüm İstanbul'un erguvanları mıydı acaba ?
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
3 yorum:
Canım arkadaşım güzel sözlerin için çokk teşekkür ederim :))
Boray'cığımın doğum gününü tekrardan kutlarım. Gülen yüzü hiç solmasın :)
Hepinizi öpüyorum :)
Boray'a mutlu yıllar Hülya'cım. Doğum günü kutlu olsun.
Futbolcuların suratlarındaki ifadelere bayıldım :) Çok tatlılar..
just linked this article on my facebook account. it’s a very interesting article for all.
Ipek Hali
Yorum Gönder