27.07.2007

DAHA NİCE 50 YILLARA....

Her yıl bu mehteran takımını bekleriz.Önümüzden geçmeseler bile seslerini duymak da yeter ama bu kez onları fotoğraflayabildim çok şükür;)O kadar sıcak bir gündü ki.Hep bu zincirli,demirli kostümlü beye,ne ağır bir yükün altında olduğunu düşünüp de üzülüverdik.Hele de bu sıcakta.İnsan ilk bakışta sıcaktan demirlerin iyice kızdığını ve bunun tene değme ihtimalinin talihsizliği üzerinde duruyor ama elbette ki bu kostümü taşımanın da bir püfü vardır.Maalesef bu püfün ne olduğunu bilmiyorum.O kostümün mehteran da ki adını da:(Ama her yıl şirketin kuruluş yıldönümü etkinliklerine katılan bu İnegöl ekibi apayrı bir hava katıyor bayramımıza işte bunu çok iyi biliyorum;)Bayram diyorum.Çünkü çalıştığım şirket Türkiye'de ve dünyada tek Seramik Bayramını kutluyor bu arada.Ve bu yıl da yarım asır olmuş...Çalıştığım odanın yan tarafından bu kocaman ışıklı yazı görünüyor.Akşam akşam fotoğrafladım... Bu resim de başımı sola çevirdiğimde çalıştığım masadan görünüyor.Heryer bayrak,ışık olunca insana da bir coşku geliveriyor doğal olarak.Bayram çocuğu gibi hissediyorsunuz kendinizi.Herkes daha bir özenli giyiniyor.Şık kadın,güzel kadın,bakımlı erkek görmeye alışıyorsunuz artık;)E bu da gözü okşuyor tabi ki;)Hele bir de iş yeriniz konum olarak çok göbek de bir yerdeyse
"Aaaa bak gördün mü ne şık giyinmiş şu siyah üzerine beyaz desenli hanım var ya.Hani şu mini elbiseli bayan canımmm"
"Ayyy ayy baksana hiç olmuş mu bu kıyafete bu çanta"
"Bak bakk ben de bu renk ayakkabıya pek özeniyorum ama bak bakkk geçiyor geçiyor siyah elbiseli hanımın ayakkbısı.Ne renk diyorlar buna taba mı?:)"
"Aaa Hülya sen de pek japon konseptli giyinmişsin bu arada.Ay dur bakiim,dön şöyle.Saçlar da mı japon ne?"tarzı konuşmaları epey duyup,epey de bir deyiveriyorsunuz.

HAMİŞ:Bu arada japon giyimli Hülya ben oluyorum elbette ki,japon saçı da ensede toplanmış saçlar efendim;)

Türkiye'nin ve dünyanın birçok yerinden yüzlerce misafir geliyor bu arada.Bu resim de fabrikanın yolları her ne kadar boş çıksa da resmi çektiğim saatlerde herkes havuzbaşı tesislerinde ki akşam yemeğindeydi.Ardından konserler,halk oyunları gösterileri vs.vs...

Şirketimizin başında bir gönül adamı var.Yaptığı hayırlar,ülke ekonomisine katkısı gerçekten insan üstü bir çaba.Keşke hepimiz onca işimiz arasında bu kadar gönüle ve insana yatırım yapabilsek.Her yıl birçok çocuk sünnet ettiriliyor bayramlarda.Sanırım bu yılla beraber 14.050 çocuk sünnet ettirilmiş.Spor müsabakaları da yapılıyor.Büyük oğlum ve yeğenim de golfteydi.Tüm çocuklar bu etkinliklerde yer aldıkları için madalya alıyorlar.Yeğenim Oğuzkaan'da minikler de 3.oldu.Onu da buradan tekrar tebrik ediyorum.Aferin teyzeciğim;)
Kuday dereceye giremedi.Gönül isterdi dereceye girsin ama ben onların sosyalleşmesi adına bu tür faaliyetlere katılmalarını çok istiyorum.Yalnız Kuday'a bu madalya alıp kupa alamamasını izah da çok zorlandım.Bu sabah yine ağlayarak yanıma geldi.Esaslı bir konuşma yaptım da sanırım bu kez durumu anlatabildim.Okumayı da biliyor ya sıralamasını görmüş.Ona hislenmiş.Asla kendine konduramıyor.Ben de bu ilçe de 20-25 bin çocuk olduğunu bunların içinden 28 çocuğun bu etkinliğe katıldığını,şanslı olduğunu çünkü katılabildiğini,o yüzden şirketin onlara teşekkür etmek için dereceye girsinler girmesinler madalya verdiğini söyledim de beyefendi ikna oldu.Sanırım;)

Ben de bu büyük şirkette ki 5.yılımı doldurdum bu arada.Zaman ne çabuk geçiyor gerçekten.5-10-15-20-25-30-35-40-45 yılını doldurmuş şirket çalışanlarına ödülleri veriliyor.Koskoca bir camiaya üzüntüsü,sevinci,tasası,mutluluğu ile katılmak elbette ki çok güzel.Bir kere insan ruhuna iyi gelen bir durum.Aidiyat hissinize karşılık buluyorsunuz.

Dilerim daha nice 50.yıllara ulaşır şirketim.
Ve babama,bana,kardeşime,kızkardeşimin eşine sağladığı imkanları bizim çocuklarımıza,torunlarımıza da sağlayabileceği gücü hep bulur.Küçük ilçemin bu dev iş kapısı bir ilçenin tümünü dolaylı yoldan da olsa besliyor.Bana emeğimin karşılığını veriyor.Ben pazara çıkıp köylümden pazarlığımı alıyorum ona veriyorum.Ekmek alıyorum fırıncı esnafıma,konfeksiyoncuya,ayakkabıcıya,mahallemin bakkalına veriyorum.

Sadece burada 3000 kişi çalışıp etrafına da güç katıyor. Daha yurda dağılmış yüzlerce çalışan var aynı çatı altında.

Dilerim bu zincir hiç kopmaz.Dilerim herşey daha güzeline ulaşır...

23.07.2007

KLASİK CHEESECAKE-PAZILI BÖREK-2 ÖLÇÜ SÜRPRİZ KURABİYE;))

Perşembe günü iş çıkışı yoğun,yorgun ve aklımda bir dolu yapmam gereken işler varken düşüne düşüne eve varmak için yola koyuldum.Bir dolu iş diyorum çünkü epey bir vakitten sonra cumartesi izinliydim,evi toparlamalıydım izin günüme iş kalmasın diye vs.vs...Havada epey bir sıcak olup bende de 20-25 dk.lık yolu göze alabilecek yürek olmayınca ve hatta epey düşük nükseden tansiyon durumları söz konusu da olunca kardeşimin işden çıkmasını beklemek zorunda kaldım.Neyse iş çıkışımdan bir yarım saat sonra arabayla yola koyulduk.
Eve epey bir yaklaşmışken olan oldu:(Önümüzde giden bir parti arabası apansız geri geri gitmeye başladı ve kaşla göz arası benim taraftan bizim arabaya çarptı.O an kilitlendiğimi,yerimden kıpırdayamadığımı hatırlıyorum epey bir vakit.Neyse az hasarlı ama en önemlisi kansız kavgasız bir kazayı çabucak atlattık.Saat bu arada 5'e geliyor;kaza geçirdiğimize mi yanayım,6'ya yetişecek kurabiye siparişim yetişmez telaşına mı yanayım şoklarda ve bilemez vaziyette eve dar attık kendimizi ben o şokla yine de doğru mutfağa.Otomatiğe bağlanmış bir robot gibi hem de.Allahtan ondan sonra işler yolunda gitti de kurabiyelerim yetişti kazasız belasız.Birtek o günden komik bir anı olarak hatırımda kalacak klima önünde kurabiye soğutmam olabilir;))) Bu cheesecake ne vakittir aklımda yapılmayı bekliyordu.Tarif cheesecake üstadı Kamile'den.Kendisi sırf bu konuya aşık durumundan Coccolat'a gitmişken ondan tarif almamak haksızlık olurdu diyenlerdenim.Klasik cheesecake tarifi bu Kamile'nin.Bu nazlı pastanın lezzetine kavuşabilmesi için en az 6 saat buzdolabında bekletilmesi gerektiğinden cumadan pişirdim ki cumartesi izin günümde yemek için hazır olsun.
AHUDUDU-ÇİLEK SOSLU KLASİK CHEESECAKE
Taban malzemeleri:*100 gr tereyağı
*1 paket burçak bisküvi
Dolgu malzemesi:*400 gr labne peynir
*400 gr krema
*125 gr süzme yoğurt
*5 yumurta
*225 gr toz şeker
*3 çorba kaşığı un
*2 çorba kaşığı buğday nişastası
*1 yemek kaşığı limon suyu ve limon kabuğu rendesi
*bir tutam tuz
*1 paket vanilya
Üzeri için:1/2 pk hazır meyva sosu(Ahududu-çilek kullandım)
Süslemek için:*Hindistancevizi
-------------------------
-Bisküvileri elimle iyice parçaladım.Erimiş tereyağ ekleyip iyice karıştırdım.Bu arada elimle yoğurdum ki iyice pürüzsüz olsun istedim.26 cm'lik kelepçeli kalıbımın zeminine bastıra bastıra yaydım.Dolaba kaldırdım.
-Labne peynirlerini mikserle çırpıp krema kıvamına getirdim.Kremasını ekledim.Yoğurt,şeker ekleyip biraz çırptım.
-Yumurtaları tek tek ama az çırparak ekledim.
-Un,nişasta,vanilya,limon suyu ve kabuğu,tuz ekleyip mikseri bırakıp el çırpıcısı ile çırpmaya devam ettim.Çok çırpmamak gerekiyormuş çatlama olmaması için.
-Bisküvili tabanın üzerine bu dolgu karışımını döktüm.1 saat 10 dk kadar 180 derecede pişirdim.İçi daha ıslak isterseniz 1 satten az bir süre fırında tutabilirsiniz.
-Fırını kapattıktan sonra da cheesecakei 4-5 saat fırından almadım.Bu içini daha iyi çekmesini sağladı.
-Dolaba kaldırdım ertesi gün servis ettim.En az 6 saat sonra servis etmek lezzetinin daha bir oturmasını sağlıyormuş...
-Sosu üzerinde ki tarife göre pişirip soğuttum.Cheesakein üzerine döktüm...
-Etrafına hindistancevizi döktüm.Bence böyle çok yakıştı;)
Görmüş olduğunuz bu börek de cuma akşamı cheesecake öncesi hazırlayıp fırınladığım böreğim.Bu tarz böreklerin elbet genel kabul görmüş bir adı vardır ama bizim buralarda bu tür börek pişirmiş bir kadına:"Ne pişirdin?"diye sorulduğunda genelde"Dolamanlı Börek;)"diye yanıt verdiği ve benim aklımda yıllardır bu isimle kaldığı için Dolamanlı Pazı Böreği diyorum..Çocukluğuma ithaf olsun diye;)).Mutlaka allengirli bir adı vardır.Bilen varsa öne gelsin;)Tarifleri akşama geçerim;))

PAZILI DOLAMANLI BÖREK
Malzemeleri:*3 adet yufka
*1 bağ pazı
*250 gr.lor peyniri
*1/2 su bardağı sıvı yağ
*1/2 su bardağı süt
*1 yumurta sarısı
*Çörekotu
------------------------
-Pazıları tek tek yıkayıp büyük bir kaba ince ince doğradım.Üzerine biraz tuz serperek iyice ovdum.Bu arada pazılar su salıp küçülüyor.
-Sularını iyice sıkarak başka bir kaba aldım.Lor peynirini ekleyip 2 yemek kaşığı kadar yağ ekledim.Tuz miktarını ayarladım.Karıştırdım.
-Yufkaları 2'ye kestim.Üzerine süt ve sıvıyağ karışımından gezdirdim.Her bir yarımın uzun kenarına pazılı lorlu iç malzemeden koydum.Rulo yaptım.
-Yağlanmış tepsiye ortada bir ruloyu kendi etrafında,diğer 2 yufkayı da rulo yapıp diğerlerinin etrafında döndürdüm.
-Üzeri için kalan süt-yağ karışımına yumurta sarısı ilave ederek çırptım.Böreğin üzerine sürdüm.Çörek otu serperek 200 derece ısıtılmış fırında kızarana kadar pişirdim...

Ve cuma akşamına 2 tepsi de bu daha önce de yaptığım Sürpriz Kurabiyelerden hazırladım.Onlar istek üzerineydi;)Sonra da akşam 10 gibi eşimin turnuva maçına gittik.Aslında hiç gidesim yoktu ya.Önceden programlanmış birşey olmasa evden beni hiçbir kuvvet dışarı adım attıramazdı.Maç sonrası hanımların da katılacağı bir organizasyondu bu.Tanışmak babında.Ama hiç sevmedim hatta çok fena sıkıldım.Eminim bir kaç kişi dışında herkes benim gibi düşünerek kalkmıştır masalardan.Bir de bir kaç saat öncesine kadar 4 tepsi allengirli birşeyler pişirmiş biri olaraktan;yamulduğumu hissettim oralarda.Eve gelirken artık iyiden iyiye içim uyuyordu;)

20.07.2007

ÇOK ÇİKOLATALI SEVGİ PASTASI;)))

Neden mi böyle bir isim koydum bu pastaya?İyi ki hayatımdasın demenin,sevgi sözcükleri söylemenin bir başka yoluydu da o yüzden;)Pasta gerçekten çok çikolatalı.Üzeri bitter ganaj ve fildişi çikolata.Hamuru kakaolu,dolgu kısmı vanilyalı+muz parçaları eşliğinde tadının çok güzel olduğu tescilli bir pastamdı bu.
Yine son an pastalarından biriydi Çok Çikolatalı Sevgi Pastası.Aslında aklımda bir sürü farklı pandispanya tarifi var ama şöyle geniş zamanlarda pasta yapamadığımdan labaratuvar;)aşamalarını sağlıklı yapamıyorum.Bu yüzden de %90 gibi klasikleşen elimin de artık iyice alıştığı beni yormaz,üzmez pandispanyamı çırpıveriyorum.Zaten bu tarif Zuhal'den alma,Pastacı'dan olma bir tariftir;)Bu yüzdendir belki de gönül rahatlığıyla üzerinde çalışabiliyorum;))
Pastamı dediğim gibi önce klasik kakaolu pandispanyamı 20 cm'lik yuvarlak kalıbımda pişirerek işe başladım.Bunun için:
Malzemeleri:
Pandispanya için:
*4 yumurta
*11,5 yemek kaşığı şeker(210 gr.kadar)
*11,5 yemek kaşığı un(160 gr.kadar)
*1 pk.kabartma tozu(Kg'lık kabartma tozu kullanıyorsanız 1 tatlı kaşığı silme)
*1 pk.vanilya(Vanilya özü kullanıyorsanız çay kaşığının ucuyla)
*1 yemek kaşığı kakao(13-15 gr kadar)
Ara katlar için:
*1.5 su bardağı soğuk vanilyalı süt
*3-4 adet muz
Vanilyalı Ara Kreması:
*2 su bardağı süt
*2/3 su bardağı şeker
*1 yumurta
*1,5 yemek kaşığı un
*2 yemek kaşığı nişasta(tepeleme)
*1 pk.vanilya
*150 gr.süt kreması
Üst kaplama için:
*250 gr.bitter kuvertur
*200 gr.krema
Süsleme için:
*100 gr.fildişi kuvertur(benmaride eritilecek)
Pastanın yapılışı:
- önce şeker,yumurta ve vanilya özünü homojen bir kıvam alıp,karışımın hacmi 2 katına çıkana kadar çırptım.
-Un,kabartma tozu ve kakaoyu ayrı bir kapta eledim.Yumurtalı karışıma katıp tekrar çırptım.
-Yağlı kağıt serilmiş ve kenarları iyice sıkıştırılmış 20 cm.kalıbıma kakaolu hamurumu dökerek önceden ısıtılmış 180 derecelik fırında 35-40 dk.pişirdim.(Pişen hamurdan emin olmak için bir kürdanı pastanın ortasından batırıdım.Kürdan temiz çıktığında fırından aldım.)
-Tel ızgara üzerine pandispanyamı ters çevirerek soğuttum ki pastam çökmesin.
Vanilyalı ara krema için;
-Vanilya ve süt kremasıhariç tüm malzeme bir tencereye alınır mikserin blendar ucuyla çırpılır.
-Bir tel çırpıcı yardımıyla karıştıra karıştıra pişirilir.Kıvam alınca ocaktan alınır.Vanilya eklenip bir karıştırılır.
-Vanilyalı kremanın ılınması beklenir.Süt kreması eklenip mikserle pürüzsüz bir kıvam alana dek çırpılır.

Çikolatalı ganaj için:
-Çikolatalar ince ince kıyılır.
-Tencereye boşaltılan krema kaynamadan ısıtılır.Ocağın altı kapatılıp,çikolatalar eklenir.Tahta bir kaşık yardımıyla çikolataların iyice erimesi sağlanır.
-Çikolatanın biraz ılınması beklenilir.Daha sonra buzdolabında istenilen kıvama gelene kadar bekletilir.
**Tüm bu işlemlerden sonra 3 kata ayrılmış pandispanyanın her bir katını yarım bardak sütle ıslattım.(Yani 3 kata 1.5 bardak süt)
**1.katın üzerine dolgu kreması ve muzları yerleştirdim.2.katı da aynen.3.katı sadece bol sütle ıslatıp bıraktım.
**Pastanın üzerine bolca bitter ganajımdan sürüp kaşığın tersiyle hafif hafif bastır-çek tarzında çalışarak dalgalı bir ifade vermek istedim.
**Benmaride eritilmiş fildişi kuverturümü yağlı kağıttan hazırladığım külaha alarak gelişigüzel ince çizgiler yaptım üzerine bu arada ellerim çikolatadan epey bir yandı:(Daha sonra içi sıcak çikolata dolu sıkma külahını bir peçeteye sararak çalışmanın daha az can yaktığını bizzat deneyerek gördüm de kalın çizgilerime gönül rahatlığıyla devam edebildim;))
**Platformun üzerine "SENİ SEVİYORUZ"yazdım yine çikolatadan.Zira bu pasta uzaklarda okuyan genç bir delikanlının babası aracılığıyla annesine doğum günü mesajıydı.Kısacası 4 kişilik bir ailenin anneye zarif teşekkürüydü bu pasta.Gerçi evin en küçük bireyi bu pastayla doğum günü kutlama edalarına bürünse,"Şurasından da istiyorummmm"diyerekten pastanın bol çikolatalı olma lüksünü kendi lehine çevirse de bir anne doğum günü de elbette ki böyle daha güzel olur;)
HAMİŞ:Epey bir vakit önce yaptığım bu pastamın resimleri maalesef cep telefonuyla çekildi.O yüzden çok net değil.Bir de üstüne üstlük bluetoothla yükleme aşamasında yardım nidalarımı duymasını bekledim kardeşimin.E o da bana vakit ayırana dek ben göbeğimden çatlasam da,bu kez resimler yüklendi araya başka işler girdi.Yani velhasıl bu pastam çok çikolatalı,çok da gecikmeli elalem arasına çıktı;)Ne denir böyle bir durumda.Geç olsun da güç olmasın...

18.07.2007

YUMURTASEVENLERDEN MİSİNİZ?

Valla biz öyleyiz;)Hele ki eşim sabah kahvaltılarında tereyağına kırılmış yumurtaya bayılır.Çocuklarda çok seviyor ama alerji oluveriyorlar hemen:(o yüzden fazla yumurta falan haşlamıyorum.Bu sıcaklarda ben her ne kadar yumurtalı birşeyler denememeye çalışsam da bu yumurta kahvaltı masamızı şenlendiriverdi aniden.Arada bir yemenin sakıncası yoktur deyip ve sadece iki haşlanmış yumurtayla denediğim yumurtanın bu m(ayonez) halinin orjinali Portakal Ağacı'ndan.Hatice hem çok güzel fotoğraflamış hem de sanırım köy yumurtası kullanmış.Çünkü onun yumurta sarıları epey koyuydu.Ama siz de benim gibi köy yumurtası kullanamasanız bile dert etmeyin.Kolay,lezzetli,farklı bir tarif emin olun.Belki de çoğunuz biliyorsunuz ama ben yine de nasıl yaptığımı kısacık yazayım;))

-2 yumurtayı katı olacak şekilde haşladım.
-Yumurtaları ortadan 2'ye bölüp sarılarını bir kaseye aldım.Ezdim.
-3-4 yemek kaşığı mayonez,biraz tuz,karabiber ve pulbiberi yumurta sarılarının olduğu kaseye aldım ve çatalla ezerek iyice karıştırdım.
-Yumurtaların içlerine bu karışımı pay ettim.
Hepsi bu kadar...;)))
HAMİŞ:Yumurtalarınız tabakta düzgün durmamak için inat ederlerse hiç üzülmeyin.Tabağa gelen kısmında minik bir düz parça kesiverin.Artık rahatca servis edebilirsiniz;)))

14.07.2007

O BENİ PRENSES,PERİ SANIYOR;)))


E her çocuk öyle değil midir annesinin gözünde?Öyledir öyledir.Dünyanın en güzel çocukları hep bizimdir.Bizdedir;)Nil'in şarkısı geliverdi aklıma hemen.Şarkı her ne kadar sevgili durumlarını yadetse de öyle içimden geldi yazıverdim işte.Şey diyelim o zaman ...Pastanın sahibi"O beni prenses,peri sanıyoooorr"diyor olsun pastayı yaptırana;))
Gerçi ben de oğullarımı:
"Ahh annesinin kuzularıııı"
diye bağırış çığırış severim hep ve ağbimiz pek ses etmez.
"Dünyanın en güzelll çocuklarııı"diye devam edersem eğer bu kez küçüğüm:
"Ama benden daha güzelleri var ki!!!"deyiverir.
Ben:"E hani neredeymiş onlar?"derim.
O da gayet alttan:
"Ama ben gördüüümmm"der ben de onu gıdık mıdık yerim yerimmm:)
Bizim ev diyaloglarımızın bu pastayla bağlantısı pek bir yakından olmasa da var işte.10 yaşına giren bir küçük gerçek periye annesi tarafından süslü,çiçekli bir pasta düşünülünce ben de bu periyi bir pasta da görüp illa denemeliyim diye düşününce ortaya tüm gecemi ayakta geçirten bu pastam çıktı ortaya.Son an pastası olunca:(elde hiçbir modellemem olmayınca hatta pandispanyam bile sadece un+şeker+yumurta halinde saklama kabında,teneke kutuda,buzdolabında beni beklerken sabahlamışım çok mu?Değil elbet.Hatta ve gülümseyerek diyorum ki;o akşam yemekte misafirlerim bile varken;)Allahtan kendime çok yakın hissettiğim birileri konuğumdu da bende iki arada bir derede onlardan izin alarak o klasik ve kolay pandispanyamı 22 cm.' e göre çırpıverdim.İyi ki de öyle yapmışım gece konuklarım giderken pandispanyam soğumuşdu bile;))
Modellemeler de epey zorlandım.Aslında zorlanacak birşey de yoktu hatta bu tür modellemeleri önceden yapmışken yine de konsepte karar veremedim.Bu da beni epey bir zorladı.Böylece şunu anlamış oldum.Ben pastanın siparişini önceden almalıyım.Kafa patlatmalıyım üzerinde.En ince detayını sabah akşam düşünüp,tasarlamalıyım vs.vs.... Yoksa kendimi çok güvensiz hissediyorum.Apansız yakalanmış hissi,istediğim kadar güzeli olmazsa endişesi,eyvah yetiştiremeyeceğim telaşı,uyduruk kıytırık hissi olursa bir de pimpirikliği derken bir huzursuzluk çöküyor bana.Pastayı yaparken içinden çıkamadığım durumlarda -ki bu gecenin 4'ü,5'i olabilir-masadan kalkıp bir kenara çekiliyorum ve başlıyorum dışarıdan bir başka gözle bakmaya pastama.Bu durum beni,pastaya uzunca bir süre yakından baktıktan sonra semelikliğimi üzerimden atmamı sağlayıp doğru yolda olup olmadığım konusunda uyarıyor sanki;)Hani olur da sizde böyle bir iş yaparken bunalırsanız o işten hemen kendinizi çekip durulun sonra tekrar başlayın.Farklı bir bakışı daha kolay yakaladığınızı göreceksiniz bu durum o çıkışsız durumlarda inanılmaz kurtarıcı.Emin olun;)
Perinin yüzü de epey bir yordu beni.Ten rengi bir hamurla çalışmayı düşünürken baktım profil çalışmak hatta inceden burun,ağız,kaş göz oluşturmak çok zormuş.Ben de son bir çırpınışla beyaz zeminde çalışmanın da verdiği rahatlıkla sadece kırmızı bir dudak,yeşil kapalı bir göz çiziverdim gıda kalemiyle.Galiba bu da korktuğum kadar kötü olmadı;)
Bir de pembe tüyleri kullanmamı istediler bu pastada.Hani benim Kokoş Pastam vardı ya orada kullandığım tüylerden.Düşün düşün şimdi bu tüyleri bu pastanın neresinde kullanabilirdim ki?Gelişi güzel kullanmak marifet değildi elbet.Birden kırmızı elbiseli perinin kardeşi bana uğradı;)adı:İlham;))Dedi ki bana:O iki pembe tüyleri al ve kardeşimin kanatlarına tak;)"
"Yaşasınnnnn!!!Oldu işte!"dedim."İşte bu!!!!.İşte bu!!!!....;)) "

Şimdi merakla küçük peri ve annesinden gelecek haberi bekliyorum...Umarım kendi kakaolu içi muzlu pastalarını beğenmişlerdir.Hele pastasını görünce Aleyna ne tepki verdi acaba?Merakdan ölüyorum...

HAMİŞ:Bu hafta ki gazete yazımsa burada...

11.07.2007

LİMONLU PELTE

Bir etkinlik daha geldi çattı.YE#24'ün konusunu Limonçiçeği Süheyla adına yakışır bir şekilde Limonlu Tarifler diye seçince her ne kadar etkinliklere katılmayı düşünmesem de Limon deyince ağzı sulanıveren klarnetçilere dönüverdim ben;) Hatta ilk kez tarifi denemememin ardından ertesi gün bir kez daha aynı lezzeti yapıp misafirlerime bile tattırdım;)Limonlu limonlu soğuk serin birşey yemeliyim diye olur da akılınızdan geçerse bu çok kolay tatlıyı deneyiverin derim çarçabuk...
Bu arada Süheyla'ya kolaylıklar diliyorum...
LİMONLU PELTE
Malzemeleri:
*2 adet limon
*10 çorba kaşığı toz şeker
*4 çorba kaşığı nişasta
*3 su bardağı su
*1 kat pastaban(2 paket küçük boy kakaolu bisküvi veya ufalanmış kek parçaları)
Üzeri için:Hindistan cevizi,ceviz kırığı vs...
-----------------------
-Limonları iyice yıkayıp kabuğunu rendeledim.
-Pelteyi pişireceğim tencereye limon sularını sıktım.Üzerine toz şeker,nişasta,3 bardak su ekleyip sürekli karıştırarak muhallebi kıvamında pişirdim.Ocağı kapattım.
-Limon kabuklarını ilave ettim.20x20 bir kalıbı ıslattım 1 kat pelte döktüm.
-Kalan kek parçalarım vardı onları değerlendirmek için keki parçalayarak peltenin üzerine yaydım.
-Tekrar kalan pelteyi üzerine döktüm.
-Elimde hazırda ceviz kırıklarım vardı.Hindistan cevizi ile karıştırarak peltenin üzerine yaydım.
-1-2 saaat buzdolabında beklettim.Dilimleyerek serviz yaptım.
HAMİŞ:Bu tarif bir gazetenin Sofra özel ekinden.Tarifin orjinalinde bisküvi kullanılmış.Ara kata bisküvi dizilip en üste iyice ezilmiş,süzgeçten geçirilmiş kakaolu bisküviler elenmiş.Alternatifler çoğaltılabilir.Ben ilk resimde keki parçalayarak kullandım pelte de.2.resimdeyse kalan bir kat sade pandispanyamı.Kuplarda servis edilebilir.Dondurmayla çok yakışır mesela.Tamamen damak lezzetiyle alakalı bir yaz tatlısı bu.Annem biz küçükken ev yapımı nişastadan yapardı bu pelteyi.Hatırıma o geldi şimdi:)))

9.07.2007

SÜRPRİZ KURABİYELER...

Günaaaydııınnnn!!!!Gününüz,haftanız aydın olsun derim başka da birşeycik istemem sabahın bu vaktinde;)
Bana epey uzun gelen bir zamandan sonra dün gece nihayet evimin balkonunda oturabildim;)Bu kurabiyeler de balkon şerefine mi desem,ne zamandır akşamları evde olamayışımın sonlanmasına mı desem,Selin Çağlayan'ı yeni keşfetmemin sevicine mi desem pek bilemesem de sebebi her ne olursa olsun içi sürprizli bu kurabiyeleri biz çok sevdik bilesiniz.Çoluk çocuk,maaile hemi de;)
Aslında fotoğraflarına vurulup yaptığım bu kurabiyeleri o kadar güzel fotoğraflayamasam da taklitler asıllarını daima aratır sözünün sonuna dek ardında olduğumu bildirmeyi bir borç sayarım kendime.Allah için Selin Hn.bu işi iyi yapmış.Güzel bir tarifi bizimle paylaşmış,pek bir güzel fotoğraflamış,canımızı çektirmiş..miş...miş...miş...
Kurabiyelerin orjinali burada efendim bakmak isterseniz diye minik bir hizmet sunmak isterim size...Peki Selin de kim? diyecek olursanız benim hemen ilgimi çekiveren yanlarını sayayım.Terazi kadını,edebiyat okumuş,Turizmci.Hayatımdan izler bulduğum biri gibi geldi bana;)
Kurabiyelerin orjinalinde zaten detaylı anlatmış sahibesi.Ben de öyle yaptım,sözüne uydum tabii ki ama tek bir farkla.Benim hamurum,orjinali 3 bardak+yarım bardak opsiyonlu un dese de 5 su bardağı unla ancak toparlanabildi.Sanırım yağım çok yumuşaktı.Bu da un miktarını etkiledi elbet.

Malzemeler(Benim yaptığım şekliyle)
*5 su bardağı un
*1 su bardağı pudra şekeri
*1 paket (250 gr.) oda sıcaklığında margarin
*1 ça kaşığı ucu vanilya özü(siz 1 pk.vanilya kullanabilirsiniz)
*1 yumurta
*1 kahve fincanı süt
İçi için:
*1 su bardağı damla çikolata
Üzeri için:
*2 yemek kaşığı kakao + 2 yemek kaşığı pudra şekeri karışımı
--------------
-Un, pudra şekeri ve vanilyayı bir kabda karıştırdım.
-Epey yumuşak margarini hamura ekledim.
-Süt ve yumurtayı da ekleyip hamuru toparladım.
-Hamuru buzdolabında 10-15 dakika kadar beklettim.
-Az un serptiğim zeminde merdane yardımıyla çok ince olmayacak şekilde açtım.Su bardağı ile daireler kestim.Herbir dairenin içine birer çay kaşığı kadar damla çikolata koydum.
-Hamuru ek yerlerinden büzdürerek kapatıp yusyuvarlak şekilde silpat serili tepsiy dizdim.(Bu arada kurabiyeleri hiç yassılaştırmadım zira Selin öyle demiş.Pişerken hafif yayılıp tam kurabiye şeklini alıverdiler.)
-Önceden ısıttığım 180 derecelik fırında 20-25 dk pişirdim.(Tam 24 dakikada aldım fırından)
-Kurabiyeler daha sıcakken üzerine çay süzgeci yardımıyla kakao+pudra şekeri eledim.Bu şekilde kakao ve pudra şekeri kurabiyelere iyice yapıştılar.
HAMİŞ:Kurabiyelere durdukca bir endam gelmişti iyi mi?Lezzeti durdukca arttı.Durdukca arttı;)Bir de o kakao ne asaletli birşey öyle anacığım;)Benim minik toplar gitti yerine birden kadife dokulu kurabiyeler geldi;) bir bilseniz;)Aslında demeyecektim ama diyeyim hadi."Beni Baştan Yarat"programı bizim mutfakda hatta fırınımın içinde çekiliyor.Ya!!!
Yani ben bunu bilir bunu söylerim...

7.07.2007

PAZAR KAHVALTISI İÇİN ÖNERİM VAR DESEM...

"Beni bu havalar mahvetti"diye boşuna dememiş Orhan Veli.Gerçi bu kadar sıcak mıydı havalar Orhan Veli bu şiiri yazarken bilemiyorum ama benim canımın şu sıralar hiçbirşey istemediğini çok iyi biliyorum.Öyle evkafta ki işimden! falan ayrılmaya da hiç niyetim yok ama gerçekten beni bu sıcak havalar mahvetti;).Geçim davası işte...Evkafa devam....
Kimse benden aş istemesin herkes ne bulduğuyla yetinsin durumları yaşıyorum son günlerde.Yemek bulamıyorlarsa pasta yesinler sendromlu bizim aile sıcaklar basalı karpuz-kavun,peynir üçlüsüne takılmış durumdalar anlayacağınız;)Ta ki üstte gördüğünüz resmi çekmeden az evveline kadar;)
Üstte görmüş olduğunuz elma dilimleri şeklinde ki kabuklu patatesler benim cuma günü izinli oluşumun ve silkelenmemin yüzü suyu hürmetinedir.Silkelenmeme sebepse Yelda'cığımda görmüş olduğum bu patateslerden acaip canımın çekmesidir efendim.Yelda öyle güzel yapmış ki bu aparatifi o yapar da ben denemez miyim hemencecik deyip sabah yüzümü yıkar yıkamaz attım kendimi mutfağa.Çünkü Yelda benim ilk yol arkadaşlarımdan.Teknoloji özürlü bana bıkmadan usanmadan cevap verenlerden.O ne yaparsa güzelini yapar.Beni öyle pohpohlayıp da durmaz.Eleştirir de;)Hiç gocunmam.Üstelik çok da güvenirim.Severim ya kendisini ondan işte...

Önce;5 taze patatesin(artık incecik ya kabukları taze patates işte onlar)kabuklarını güzelce bir yıkadım.Her birini kabuklu halde 4'e bölerek elma dilimler gibi dilimledim.
Sonra; 1 diş sarmısağı tuzla iyice ezdim havanda.Üzerine sıvıyağ ekledim göz kararı ve şöyle bir karıştırdım.
Daha sonra;silpat serili fırın tepsisine patates dilimlerini dizdim(Siz yağlı kağıt veya alimünyum folyo da kullanabilirsiniz).Üzerilerine sarmısaklı sosu bir fırça yardımıyla sürdüm.180 derecede üzerleri kızarana dek pişirdim.(200 de olabilir vaktim vardı ağırdan aldım)
En sonunda;tabağa aldım herbirini sıcak sıcak.Bir kaç pozunu çektim acilen.Oğlanlar sitem edip pek yemese de biz bayıldık bayıldık.Hem çok hafif hem de çok lezzetli...Akşam davetlerinizde bile gönül rahatlığıyla bu patatesleri deneyebilirsiniz.Benden söylemesi;))
Ha bu arada,eğer ki bir yere gitme durumunuz yoksa o gün;şiddetle!sarmısak sayısını arttırın derim.Lezzetine lezzet katılacaktır...Ve pazar sabahınıza bu dilim patatesleri de dahil ediverin.Ne güzel olcaktır kimbilir...

HAMİŞ:Bu hafta ki yazımsa burada.Ve aşk üzerine;)

3.07.2007

KUM VE KÖPÜK

Diyor ki:
Ben hakikati bilmiyorum.Ama cehaletimin önünde tevazuyla eğiliyorum.Övüncümde bundandır,kazancım da.
Ekliyor:
Hiçbir zaman ikinci benliğimle tam olarak uyuşamadım.Bana öyle geliyor ki varlık probleminin sırrı,ikimizin arasında bir yerde.
Hem de durmadan ekliyor:
Erkeğin eli kadının eline dokunduğunda ikisi birlikte sonsuzluğun yüreğine dokunurlar.
Bana ne zor şeyler söylüyor:
Saf bir ayna olarak senin önünde durduğumda,uzun süre içime baktın ve kendi yansımanı gördün.
Sonra bana ,"Senin seviyorum"dedin.Oysa sen,benim içimdeki kendini sevdin.
Ve durmuyor:
Belirli ölçü ve ağırlık kavramlarımız olmasaydı,güneşin önünde olduğu gibi,ateş böceğinin önünde de hayranlık duyardık.
Ve anlatıyor:
İnsanların cenaze töreni,belki de meleklerin düğünüdür.
Asla durmuyor:
Veriyor,ama verirken verdiğin kimsenin utancını görmemek için yüzünü çeviriyorsan,o zaman gerçekten merhametlisindir.
Öyle şeyler diyor ki bana fazla,bana ağır:
Konuğumu eşikte durdurup dedim ki,"Lütfen ayağını içeri girerken silme,dışarı çıkarken silersin"
Ve ağlıyordum:
Cennet hep orada duruyor,şu kapının ardında,hemen yandaki odada;ama ben kapının anahtarını yitirdim.
Belki de yitirmedim,sadece farklı bir yere koydum.
İnanamıyordum:
Kuş tüyünde uyuyanların gördükleri düşlerin toprak üstünde uyuyanların düşlerinden daha güzel olmadığını bildiğim halde,hayatın adaletine olan inancım nasıl azalır.
Ve ona hakverdim:
Bugüne kadar,"Sen kimsin?"diye sorana ne cevap vereceğimi bilemedim.
çünkü bu bendim....

HAMİŞ:Az evvel bir kitabını daha bitirdim Cibran Halil Cibran'ın.Ermiş hala başucu kitabımken bu kitaplara yenilerini eklemek bana epey bir ağır gelmekte.Ve hatta bilgisiyle,kelimelere hükümran tavrıyla beni korkutan bu adamın her yazdığını ezberlemeyi isteyecek kadar bilgisiz bir insanım ben.Ne acı ki hiçbirşey bilmemişim,bildim diye hep ahkam kesmişim bana kalırsa.Cehalatimi yüzüme insan gibi vuran bu insanın diğer kitabı da sayfalarını aralamamı bekliyor yanıbaşımda.Kimbilir orada daha ne gerçeklikleri vuracak yüzüme.Lazarus ve Sevgilisi'de kim öğrenmek için deli oluyorum.


1.07.2007

DÜNYA TELAŞI İŞTE;)

Önce bu kolaycacık pastayı yapıverdim.Artık elde ne varsalarla;)Misafirlere ikram etmek için;)Hatta annemin misafirlerine yaptığım o pastaya her ne kadar benzese de şeytan ayrıntı da gizlidir efendim;)))Pandispanyayı farklı yaptım bu sefer.Kızkardeşim 2 oğlundan küçüğü daha önce küçük bir ameliyat esnasında sünnet ettirilmiş hatta teyzesi ona nazar boncuklu bir pasta bile yapmıştı.Büyüğü de okullar kapanır kapanmaz sünnet oldu.Sıra konukları davet etmekteydi.
Bizim buraların adetleri hele ki şu şartlarda insanı yorar hatta boğar kanısındayım;)Ya da ben öyle düşünüyorum...Gerçi insanların eskiden bu denli zamanla yarışı yokmuş dolayısıyla tek eğlenceleri düğünler ve herbir düğüne özgü gelenek ve görenekleriymiş ama bu zamanda zor be anacığım.Herkes bir kere haftasonlarını kendi özeline ayırmışken gündüz mevlüt-yemek,akşam düğün dernek bana fazla geliyor.Kaldı ki sünnet de olan çocuğa olsa da,eğlenen,döktüren ana-baba,eş dost oluyor nedense;)))Asla adetlerimizi unutalım değil derdim.Derdim şartlara uyduralım.Körü körüne bağlanıp zorlaştırmayalım en özel günlerimizi..
Kızkardeşimin çok güzel bir bahçesi var.Her yeri yemyeşil küçük bir bahçe bu.İşte o bahçede akşam sadece komşuların katıldığı çok güldüğümüz,neşeli bir eğlence yaptık.Altta kına tabağı var.Nurdan Hala ve Hülya Teyze olaraktan çocukların kınalarını biz yaktık.Çocuklar nasıl yarıştılar kına yaktırmak için bir görseydiniz.Hatta bizim kınayla 15 dakikalık münasebetimiz parmaklarımızın kızıla dönmesine yetti de arttı bile...Bu da kınalı kuzu;)"E anne kınalarım gidince o zaman birtek kuzum mu dicen yine?"diye soran Cedric'imiz yani nam-ı diğer Boray'cık...Sadece dünyaya gelme hızları 70 gün arayla olan oğlum ve yeğenim.Yani Kuday'la Oğuzkaan.Aynı okula gidiyorlar,tatilde hep birlikte kalacaklarına dair sözleri de var.Hele bir şu sünnet geçsin...3 oğlan bir yerde.Padişahın asasını tutmak da bir şeref olmalı.Hele onunla karşılıklı oynamak gibisi yoktur elbet...Bazen de böyle küsülüverir.Hatta sebebi de epey bir vakit bulunamaz;)(Sayfa da resmini görünce ve ağbisi de ona resmin altında ki yazıyı okuyunca "Ben küsmedim ki öyle durmak istemiştim.Babam çekti hemencecik"dese de efendim benim küçük oğlumun normal küsme görüntüsü her daim böyledir evde.Tavır aynı tavır;))) Gündüz mevlüt esnasında çocukları eğlendirmek için şöyle bir tur atılır arabalarla.Bu sanırım Türkiye'nin hemen hemen her yerinde var.Biz de yakın bir piknik alanındaydık.Bu karede 3 kardeş bir aradayız.Ben,Figen ve Levent'imiz.Kucakta ki 2 numara sünnet çocuğumuz Metehan.Küçük ya hiç inmedi annesinin kucağından.Bir de inat.Öyle keyfi istemedikce teyzeye falan da gelmez;))