30.12.2007

DÜN...BUGÜN...YARIN...

Ozan pastasını görünce ne tepki verdi bilemiyorum ama ben bir an yapamıyorum diye bayılıverecektim neredeyse;)Sonra bizimkiler bana acıdı da evde ne dersem yaptılar.Sessiz durdular,ayakaltında dolaşmadılar hatta modellik bile yaptılar;)Hani Herşey Ozan İçin diye pankart açmadığımız kaldı birtek.

Küçük oğlum,hastalık derecesinde Örümcek adam fanı olduğundan sağolsun onun çok yardımı oldu bu pasta da.Modele,evde oğlumun doğum gününden kalan Örümcek adam peçetesinden yardım alarak başladım.Baka baka modellemeye çalıştım işte;)Aksilik ya peçetede meşhur adamımızın ayakları görünmediğinden o aşamalarda oğlumdevreye girdi ve bana modellik yaptı.Önce gelip peçeteye uzun uzun baktı sonra"Bak anne böyle duruyor"diye bilakis düz duvarda olmasa da mutfak halısı üzerinde o meşhur duruşları sergiledi.Arada da soruyor ama"İyi baktın mı?"diye;)Eşimse diz büktürme sahnelerinde bir ayağın nasıl durması gerektiği konusunda beni uyardı durdu;hatta baktı olmuyor tuttu yaptığım bacağı yana doğru çeviriverdi."İşte böyle!"diye...Ben de durum"Ayyy ayy ayyy"dan ibaret tabii o arada zaten zor sokmuşum ayağa kırmızı çizmeleri;)



Pasta 20 kişilikdi.Böyle bir pasta için 28 cm.çember kalıp kullanıyorum.Kakaolu klasik kekin içi vanilyalı krema ve damla çikolatalıydı.Çocukların sevebileceği türden.Üzerinde ki çizgileri Royal icingle yaptım.

Royal Icing için:
*1 yumurta akı
*210gr.pudra şekeri
*2 damla limon suyu
--------------------
-Tüm malzemeyi 5 dk.kadar mikserle çırptım.

Örümcek adamın pantolonunun rengini tutturabildim sanırım.Bu rengi Wilton'un Royal Blue jel gıda boyasına yine Wilton'un çok azıcık siyahından ekleyerek yakaladım.
Denemek isteyenlere bu detay faydalı olur inşallah...

Bu kurabiyelerse geçen yılda severek yaptığım cevizli unsuz kurabiyelerin çabuk çabuk 3 küçük kuzuya hediye haline getirilmiş ve sabah 06 00 sularında uyanılarak süslenmiş hali...Asıl görünüşlerini merak ederseniz buraya tıklayabilirsiniz.Oldukça basit ama acil hediyelik durumlarına uyuveren bir yanı olduğundan ve hele de ışıldayan bir görüntü yakaladığımdan paylaşmak istedim.Öyle ya gelen yeni bir yıl...Hep ışık dolu geçsin...Hep parlasın günleriniz durumları.... Tarifine gelince:

TARÇINLI CEVİZLİ KURABİYELER
*1 yumurta akı ve 1 çimdik tuz
*1 çay kaşığı ucuyla vanilya özü veya 1 pk.vanilya
*80 gr.pudra şekeri(1,5 çay bardağı)
*Çeyrek çay kaşığı tarçın
*150 gr.kadar kıyılmış ceviz
-----------------------------------
-Yumurta akı ve tuz karışım kar haline gelene kadar çırpılır.Pudra şekeri eklenir.
-Karışımdan 2 yemek kaşığı kadar ayrılır üzeri strechlenerek bekletilir.
*Kalan kar halindeki karışıma ceviz ve tarçın ilave edilir yoğrulur.Bu arada ceviz miktarı arttırılıp azaltılabilir.Ele yapışmayacak bir hamur olacak.
-Yağlı kağıt veya temiz bir poşet arasına konan hamur 1cm.kalınlığında açılır.Buzdolabının alt raflarında 1 saat dinlendirilir.
*Yıldız veya farklı formlarda şekil verilip yağlı kağıt serilmiş tepsiye yerleştirilir.Üzerlerine ayırdığımız 2 kaşık kar halindeki yumurta akından bir çay kaşığı yardımıyla sürülür.
-120 derecede ısıtılmış fırında 15 dk.pişirilip,100 dereceye indirilen ısı da 15 dk.daha pişirilir.
(Tavsiyem 2.tur pişirmede kontrollü bir pişirme yapmanız.Üzerinde ki karışımı sarartmamak gerekiyor.
Tekrar teşekkürler Mine....


Yarınsa...İşte olacağım...Ve yapılması gereken o kadar iş var ki...Olur mu yetişir mi hiç bilemem.Hele bir sabah olsun da.Gün ola harman ola....

27.12.2007

BLOĞUN HAYATIMIZDAKİ YERİ...

Her zaman sayfasını büyük bir zevk ve merakla izlediğim Ufuk'cuğum beni de bu blog oyununa davet etmiş.Davetinden çok mutlu oldum elbet ama epey bir de geç kaldım.Geciktiğim için kendisinden çok özür diliyorum.Ve hemen geçiyorum cevaplarıma...

1.Blog yazmaya ilk defa ne zaman başladım?Netle ilk tanışıklığımda direkt pasta tarifleri aramaya çıktım ve birçoğumuz gibi Portakal Ağacı'yla karşılaştım.Sonra bloglardan haberim oldu.Aslında bir gazetede blogculukla ilgili detaylı bir haber vardı.Sanal alem günlüğü gibi açıklamışlardı ve çok da dikkatimi çekmişti.Epey bir vakit sayfa açmanın bile benim için bir hayal olabileceği varsayımı üzerinde durup kendi kendimi oyaladım ve 6-7 ay sonra kendi sayfamı deneme yanılma yoluyla oluşturdum.İlk sayfam blogcudaydı.Çok kısa bir sürede bloggera geçiş yaptım...1 yılı aşkın bir süredir de buradayım...Bu tarlada;)

2.Blog yazılarımın konusu belli bir çizgide olması için çaba gösteriyor muyum? Yoksa içimden geldiği gibi mi yazıyorum?Aslında başlarda ne yapacağımdan nelerden bahsedeceğimden çok emin değildim.Salt tarif vermek bana çok renksiz geliyordu aslında.Kendimi ifade edişim gibi olsun istedim ve tariflerime onların bende anımsattıkları duygular herneyse minicik öykülerini de yazmaya başladım.Sonra baktım ki daha çok yazma hevesim var yeni bir sayfa şekillendirdim ve hikayelerimi,denemelerimi orada yazmaya başladım.Bu arada tariflerim de şekillendi elbet.Şeker Hamurlu tasarım pastalara doğru kaydım...Ama yine de belli bir şablonum yok.İçimden geldiği gibi yazıyorum.Tatlıları çok sevdiğim için de tatlı ağırlıklı bir sayfa oldu Günebakan...

3. Blog yazmak için gün içinde bazı şeylerden feragat ediyor muyum?Bazen evet.Beni az çok takip edenlere karşı bir sorumluluğum olduğunu düşünüyorum ve az uyuyorum...

4. Blog yazmak benim için eğlenceli bir uğraşken şimdi artan bekleyiş yüzünden zorunlu bir hal almaya başladı mı?Yok hayır daha değil.Zaten öyle bir hal alsa sayfamı kapatırım gibi geliyor bana.Profesyonelce yapılmış bir sayfam yok netice de.

5. Blog yazmayı daha ne kadar sürdüreceğim?Zaman ne gösterir bilemiyorum.Ama çok güzel dostlarım var buralarda ve benim onları hiç de terketmeye niyetim yok...Sağlık sıhhat olduğu müddetçe buralardayım;)

Tekrar Ufuk'cuğuma teşekkür ediyorum ve ben de vakti varsa eğer Ayşem,Aybike ve Tuba'nın cevaplarını bekliyorum....

21.12.2007

BAYRAM MÜNASEBETİYLE KAPALI DEĞİLİZ EFENDİM...

Demem odur ki;hatır için çiğ tavuk bile yenir.Hatta müthiş bir programlamayla diğer pastalardan daha az bir vakitte bile çalışmalar sona erdirilir vs.vs.....Bu bayram zaten almış başını gitmiş vaziyetteyiz manen...Ana yok-baba yok :(
Ben de hani onların eksikliğini hissettirmemek babında azim had safhadaydı anlayacağınız.İlk gün babaanne,annaanne,dayı,teyze,amca ziyaretleri ve ziyaretler öncesi hediyelerimi pişirme;) işleriyle meşguldüm.1 frambuaz soslu cheesecake,2 kalıp meyvalı kek,1 ölçü olamayan marshmallovlarım,1 tepsi sünger tatlısı pişirdim.Bayram günü iş yapılır mı demeyin.Arefe öğleden sonrasını iş de geçirmiş ve eve dönüşü gece yarısını çoktan geçmiş birine ne olur bayramda iş yapılır mı demeyin;)

Eğer ki ben telefon kullanma konusunda özür sahibi olmasaydım bu keklerin fırına girme saati akşam 10'u bulmayacaktı.Ama oluyor işte.

Aslında çok panikledim baştan.1 ay kadar öncesi tenis raketi konseptine karar verilmiş pasta son anda Uludağ'da kayak yapan süslü bir genç kıza dönüşecekti ammavelakin benim gözümün önünde Alp disiplini yapan bir iki kayakçı siluetinden başka hiçbirşey yoktu.

Pandispanyayı 10 kişilik olarak düşündüğüm Adisababa(Kümbet)kalıpla pişirdim.5 yumurtalı kakaolu klasik kekimle yine.Kek pişerken vanilyalı dolgu kremasını da pişirdim ve kızımızı pembeler giydirip modellemeye çalıştım.Pandispanya pişince sıcak olmasına bakmadan önce üzerinde oluşan istemediğim bombeyi düzgünce kekten kesip çıkardım sonra da enlemesine 2'ye kestim ve ara katları biraz sütle ıslatarak krema ve kıyılmış bitter çikolata parçalarıyla kapladım.Üstte oluşan bombeyi traşlayıp,dağ olacak kümbet pastanın önüne doğru hani sanki küçük tepecikler,engebeli kar tepecikleri varmış gibi yerleştirdim.O parçaları katlara ayırmadım.Zaten küçükdüler sadece hafif ıslatarak etraflarını ince bir kat krema ile kapladım.

4 saat buzdolabında beklettikten sonra 1.200gr.şeker hamurunu merdaneyle açtım.Bu hamur fazlaydı ama önde ki tepecikleri kaplayamam endişesiyle elimi bol tuttum.Hamuru giydirdiğimde 800 gr.şeker hamurunun işimi görmüştü.Tepeciklere hamuru yedirmek çok zevkliydi.Çünkü elinizle çok güzel formlar yakalayabiliyorsunuz.Yaptığınız en ufak bir bombe bile tepe hissi veriyor. Pastalarımı genelde gece yaptığımdan çok net fotoğraflama şansım olmuyor.Sabah da aydınlığı görene kadar işe vardığımızdan çekimler problemli maalesef.Bu yüzden kusuruma bakmayın lütfen.

Pasta üstten bakınca sanki düz gibi dursa da değil.Üstte ki resimden daha net anlaşılıyor kompozisyonu.Arkada kocaman bir tepe ki bu Uludağ oluyor,önünde şehre doğru inen küçük tepeler.Monte aşamasından sonra pudra şekeri eledim tüm pastanın üzerine.Hatta kızımızın az önce kayıp geldiği yola kayaklarının izini de yapmaya çalıştım ki sahiciliği artsın diye;)

Ben sevdim bu pastamı da.Dilerim Deniz'de çok sever...

19.12.2007

İYİ BAYRAMLAR...

Eskiden bayram olsun yılbaşı olsun kırtasiyelerde allı pullu,simli öyle güzel kartpostallar olurdu ki.Hangi birine bakacağımızı şaşırırdık.O pırıl pırıl kartların arasında dolanıp en pırıltılısını en bakılasını almaya çalışırdık.Alırdık da.Hatta bazen ben en güzelini göndermeye kıyamazdım da kendime saklardım.Arada çıkarıp bakmak için.Öyle ya kartın üzerinde ne varsa o sizi alır bazen donmuş bir nehirde buz pateni yapan çocuklardan biri yapıverir,Noel Baba resmi varsa muhtemelen bizim evin bacasındadır ya da ne bileyim daha hatırıma gelmez bir sürü detay...

Sevgili Aybike'den geldi bu kart.Kart gelince bayram da geliverdi bana.Çok uzaklarda beni düşünen,benim için kağıda kaleme sarılan bir yüreğin olduğunu bilmek insana kendini öyle özel hissettiren bir duygu ki.Elektronik postaların havalarda uçuştuğu bu zamanda böyle bir kart almak inanılmaz.Gerçi Aybike'nin bu bana yazdığı ikinci kartpostalı.Ve ne desem az gelir onun için...

Aybike'ciğim;ben de senin bayramını kutlarım canım... İyi ki varsın....

Bu trufflar Limonlu.

Sweets&Chocolates diye bir kitaptan buldum tarifi.Kitabı da netten.Tarifin orjinali için buraya tıklayabilirsiniz. Sanırım benimkilerde biraz onlara benzedi.Fildişi çikolatayı pek sevmesem de bu şekilde sunumu hoşdu.Ve sanırım fildişi çikolatanın terkibinden dolayı donması çabuk oldu.Yuvarlarken bile formunu bozmadı.Bitter veya sütlü truffle yaptıysanız şekil vermek için eli çabuk tutmak gerektiğini bilirsiniz.Fildişi hiç de öyle değil....


LİMONLU TRUFFLE

Malzemeleri *200 gr.fildişi kuvertur(kıyılmış
*1/4 cup süt kreması
*30 gr.tereyağ
*25 gr.sade kek parçaları(1,5 kibrit kutusu büyüklüğü kadar)
*1 tatlı kaşığı limon kabuğu rendesi
Üzeri için:50 gr.fildişi çikolata rendesi
-----------------
-Krema ve tereyağ ocakta iyice ısıtılır.(Kaynatmadan).Ocağın altı kapatılır
-Çikolata parçaları kremalı karışıma ilave edilip karıştırarark pürüzsüz bir kıvam elde edilir
-Kek parçaları ve rendelenmiş limon kabukları da ilave edilir
-Arada bir karıştırılarak buzdolabında 1 saat kadar bekletilir
-İstenilen boyutta toplar yapılarak rende çikolatayla kaplanır...

TRUFFLE'rın HAMİŞ'i:Çok çabuk toparlanan ve karıştırdıkça ortaya doğru toplanan bir çikolata eriği oluyor.Hatta truffle toplarını çok rahat bir şekilde ortadan kesebildim sizlere gösterebilmek için.İçi yumuşak ama asla yapışkan değil.Böyle bir ölçüden büyükçe 18 adet truffle elde ettim...

Bu özel ikramlıklar aracılığıyla sayfama uğrayan herkesin bayramını yürekten kutluyorum.Dilerim hergününüz bayram coşkusuyla geçer...

15.12.2007

FRAMBUAZ SOSLU CHEESECAKE...

Ya da nam-ı diğer peykek mi demeliyim?Adı her ne olursa olsun bu müthiş tadı hazırlamaktan,ikram etmekten ve beğenilmesinden çok ama çok memnunum...Bu hafta içinde iş arkadaşlarım bendeydi.Bir kısmı yani.Asıl,annemle babama hayırlı yolculuk dilemeye gelen arkadaşlarıma hazırladım bu tatlı peynirli keki.İyi ki de öyle yapmışım.Hem sunumu hem de tadı çok beğenilen bu lezzeti herkese gözüm kapalı tavsiye edebilirim.

Peykek konusunda Kamile'nin üzerine tanımıyorum.Hatta bloğu peykek konusunda almış yürümüş vaziyette.Aklıma ne düşerse sayfasına girer bakarım.Öğrenmiş olarak da sayfayı kapatırım.Bu tarif de ondan.Kendisi aynı zamanda peykek kursuna katılmış Coccolat'ın.Farklı farklı peykek tariflerine bakmak isterseniz buraya tıklayabilirsiniz...

Hatta onun sayfasında belirttiği peykek pişirme püfleri var.Bakarsanız çok faydalı olduğunu görürsünüz..

FRAMBUAZ SOSLU PEYKEK
Taban malzemeleri:
*1 pk.burçak bisküvi
*70 gr.tereyağ
Dolgu malzemesi:
*500 gr labne
*200 gr şeker
*4 adet yumurta
*40 gr un
*300 gr krema
*Vanilya
-------------------------------------
-Bisküviler parçalanır.Eritilip ılınmış tereyağ ilave edilip yoğrulur.Bu karışım 22cm.kelepçeli kalıbın sadece tabanına iyice bastırarak yayılır.
-Labne peyniri şeker eklenmeden azıcık çırpılır.Krema kıvamına gelince şeker eklenip tekrar çırpılır.
-Yumurtalar tek tek ve her ilave de çok çırpmamaya dikkat edilerek labneli karışıma eklenir.
-Un ve krema ilave edilip tekrar azıcık çırpılır.Bu arada mümkünse elle çırpmak da fayda var..
-Tüm karışımı bisküvili taban üzerine döküp 180 derecede ısıtılmış fırında 45 dk.kadar pişirelim.Bu arada kekin çatlamasını önlemek için içi su dolu ısıya dayanıklı bir kap kekle berabere fırında bulundurulabilir.Kalıbı hafif salladığımızda kenarları sabit ama ortası hafif sallanıyorsa pişmiş demektir.
FRAMBUAZ SOSU:
*2-3 kaşık tepeleme frambuaz jölesi(Pastaland'dan alıyorum)
*2-3 yemek kaşığı su
---------------------------------------
-Jöle ve su çırpılarak pürüzsüz bir kıvama getirilir.Bu arada su miktarı kıvama göre azaltıp,çoğaltılabilir.


PEYKEK'İN HAMİŞİ:İster fırın içinde soğumaya bırakalım ve en az 6 saat kadar buzdolabında dinlendirelim ki tadı otursun.Ya da benim gibi hemen fırından çıkarın ve kekin yanlarını kalıptan sıyırın.Daha sonra soğuyunca dolabda bekletebilirsiniz.Bu tür kekler bekledikçe tadını bulduğundan 1 gün önceden pişirmekte fayda var.Hem misafir hazırlıklarında sıkışmamış oluyorsunuz hem de süper bir tadı gönül rahatlığıyla ikram ediyorsunuz.Tabi bu arada koskocaman bir gün dolapda bekleyen keki ev ahalisinin azgın bakışlarından koruyabilirseniz;)Bizimkiler bu konuda çok temkinli olduklarından benim kekin başına kötü birşey gelmedi baştan diyeyim;)

Diğer peykek tariflerime bakmak isterseniz...

8.12.2007

SEVGİYİ EN GÜZEL NE ANLATIR?


Bakışlar? Bir çift güzel söz? "Ben Sana Mecburum" diyebilmek? İçli bir şarkı ?Hatıralar? Söylenemeyenler? Gözyaşı? Gülümsemek? Pahalı bir hediye ya da bir demet kır çiçeği?

Seçilesi gibi değil aslında.Bence hepsi...
İnsana dair herşeyde bir parça sevgi gösterisi mutlaka var. İnsanın özünde zaten bu var. Siz onu dışa vurun ya da vurmayın. Siz onu deyin veya demeyin hiç farketmiyor.Demeseniz n'olacak?Sevdiğinin yanında elini kolunu ne yana koyacağını bilemeyen o duruş,kelimelerin ağızda düğümcük olması,midede uçuşan kelebekler,kalbin ucunda birdenbire cız ediveren o an... Hepsi, herbiri sevmeye dair değil de nedir?

Alabildiğince zarif bir hanıma gitti bu pasta.Eşi papatyalar uzatacak ona bir ara ama daha değil.Gerçi niyeti pasta üzerinde tek bir kırmızı gül vermek iken her iki tarafın arkadaşı olmamın avantajlarını yüklendim;) "Papatyalı pasta yapmamız gerekiyor-muş haberin olsun" dedim ve son bir hamleyle bu pastayı şekillendirdim. Pastanın başına gelenler pişmiş tavuğun başına gelmemiştir bu böyle biline ammavelakin azmin elinden kurtulan olmuş mudur? Olmamıştır;)

Peki o zaman sorumu yineleyeyim;)


Sizce sevgiyi en güzel ne anlatır?

5.12.2007

ARŞİVDEN...108 ;) KİŞİLİK EMEKLİLİK PASTASI...

Ne vakittir sayfamın sağ tarafında kendisiyle ilgili açıklamarın günışığına çıkmasını bekleyen bir pastam var benim.Aslında pastam demek büyük haksızlık olur.Pastamız var.Eğer ki beni takip edenlerdenseniz hani arada bir başınızı sayfamın kapı aralığından uzatıverip"Amanda aman!Günebakan Hn.nelerde yapmış bakalım"diyenlerdenseniz bu pasta kimdir?nedir?demeye gerek yok.Ama yok"Günebakan da kimdir?"diye tesadüfen yolunuz tarlama giden patika yoldan geçerken uğradıysanız hemen kısacık anlatıvereyim....

Efendim biz yakın zamanda bir emeklilik partisi düzenledik ve bu pasta ve uzağında görünmeye çalışan kardeşiyle beraber o parti için Dilek ve ben tarafından yapılıverdi.Dilek dipdibe çalıştığım iş arkadaşım.Yanyana otururuz hep ama artık boynuz ve kulak şeklinde oturduğumuz söyleniyor;)Boynuz kulağı geçer hesabı...

Pasta normalde 5 kat olacakken,nakil esnasında yaşayabileceğimiz sıkıntıları da hesaba katarak-ki bu sıkıntılara bize yardım etmeyecek olan taşıma erkek gücünü de hesap ettik-3 kat ve 2 kat şeklinde 2 pasta yaptık.Tüm iç malzemeleri aynı olan bu pastaların 2 katlı olanı 50 kişilikdi,3 katlı olanı 58 kişilik.Neden 58?Çünkü üstte görülen mavi kaplamalı kalp pastayı ben 8 kişilik olarak hesaplıyorum siparişlerimde ama 10 kişilik de çıkabilir.Aslında 110 kişilik diyelim...

Nasıl mı yaptık?Organize bir çalışmayla elbet.Dilek 1 gün önceden 2.katları oluşturan sade pandispanyaları pişirdi.Herbiri 20 kişilik bu pandispanyalardan 2 tane pişirdi.Ben de; ilk katları oluşturan kakaolu herbiri 30 kişilik pandispanyalardan 2 tane,bir de en üstteki kalp pandispanyayı pişirdim...Dolgu kremaları herzaman severek yaptığım Emel Başdoğan'ın vanilyalı kremasından.Yani asıl ölçüsünü 5 katı arttırarak pişirdik.O koskocaman tencerenin başında da Dilek vardı;)


30 kişilik kakaolu klasik pandispanya(30x30 kalıpda)
Malzemeleri:
*14 yumurta(60-65gr.lıklardan)
*46,5 yemek kaşığı şeker(675 gr+1,5 yemek kaşığı)
*46,5 yemek kaşığı un(675 gr.+1,5 yemek kaşığı)
*4,5 yemek kaşığı kakao
*4,5 pk.vanilya
*4,5 pk.kabartma tozu
----------------------------------------
-Yumurta,şeker ve vanilya yumurtaların rengi açılana dek iyice çırpılır.
-Un,kabartma tozu,kakao ayrı bir kapta karıştırışıp elenerek yumurtalı karışıma ilave edilir.
-Tüm malzeme homojen bir şekilde karıştırılıp,yağlı kağıt serilip kenarlarından iyice sıkıştırılmış kalıba dökülür.175 derecede 45-50 dk.sonunda temiz bir kürdan pandispanyanın ortasına batırılır.Kürdan temiz çıkıyorsa pişmiş demektir.
-Fırından alınan pandispanya ızgara teli üzerine ters çevrilerek soğutulur.


20 kişilik sade pandispanya(28 cm.yuvarlak kalıpda)
Malzemeleri:
*9 yumurta
*30 yemek kaşığı şeker(450 gr.şeker)
*33 yemek kaşığı un(450 gr.+3 yemek kaşığı un)
*3 pk.vanilya
*3 pk.kabartma tozu
---------------------------------
-Üstteki tarif gibi hazırlanır.

8-10 kişilik kalp kalıp
Malzemeleri:
*4 yumurta
*11,5 yemek kaşığı şeker(150gr+1,5 yemek kaşığı)
*11,5 yemek kaşığı un(150gr+1,5 yemek kaşığı un)
*1,5 pk.kabartma tozu
*1,5 pk.vanilya
*1,5 yemek kaşığı kakao
----------------------------------
-İlk tarif gibi hazırlanır.

108-110 kişilik pastanın vanilyalı dolgu kreması için;
*15 su bardağı süt
*2,5 su bardağı nişasta
*5 su bardağı toz şeker
*10 yemek kaşığı un
*10 yumurta
*5pk.vanilya
*5 pk.süt kreması
*14 adet muz
----------------------------------

-Uygun bir tencerede un,nişasta,şeker karıştırılır.Sütü ilave edilip,yumurtalar eklenir.Blendar yardımıyla tüm malzeme iyice karıştırılır.
-Ocağa alınıp muhallebi kıvamına gelip,kaynamaya başlayınca ocaktan alınır.Vanilyası eklenip son bir kez karıştırılır.Tencerenin ağzı kapalı bir şekilde soğuması beklenir.
-Soğuyan muhallebiye süt kremaları eklenir tüm malzeme pürüzsüz bir kıvam alacak şekilde mikserle çırpılır.
-Muzlar küp küp doğranıp kremaya eklenir.

HAMİŞ:
Vakit darlığından kremayı çırparak soğuttuğumuz için istediğimiz kıvama gelmedi.Ara katlardan akma yaptı.Allahtan hava soğuktu da balkon mutfak arası taşınarak bu donma işini hallettik.

ÜST KAPLAMA KREMASI(Kakaolu) 60 kişilik
*15 yemek kaşığı şeker
*6 yemek kaşığı mısır nişastası
*6 yemek kaşığı kakao
*1/2 çay kaşığı tuz
*3 pk.süt kreması
*3 su bardağı+3/2 su bardağı süt
*6 yumurta
*200gr.ince kıyılmış bitter kuvertur
*Yarım tatlı kaşığı vanilya aroması veya 3 pk.vanilya
-------------------------------------------------------

-Mısır nişastası,şeker,kakao ve tuz tercihen çelik tabanlı bir tencereye alınıp kuru kuru karıştırılır.
-Üzerine krema, süt ve yumurtalar eklenip çırpma teli yardımıyla iyice çırpılır.
-Kuvertur çikolata eklenir.
- Orta ateşte telle devamlı karıştırarak kaynamaya başlayıncaya kadar pişirilir.
-Puding tencereden bir kaba bosaltılır. Biraz su ve buz kalıplarıyla doldurduğumuz daha büyük bir kabın içine oturtulur.Soğumaya başlayıncaya kadar buz banyosunda çırpılır.(Amaç kabuk bağlamasını önlemek)
- Vanilya eklenir.Karıştırılır..
-Üzeri strecle kaplanıp soğuyana kadar buzdolabında bekletilir.Bu arada puding daha kıvam alıyor.

ÜST KAPLAMA(Sade) 40 kişilik
Malzemeleri:
*10 yemek kaşığı şeker
*6 yemek kaşığı mısır nişastası(Kakaolu olmadığı için kıvam farkını nişastaya ekledik)
*Çay kaşığı ucuyla tuz
*2 pk.süt kreması
*2,5su bardağı süt
*4 yumurta
*150gr.ince kıyılmış fildişi kuvertur
*Yarım tatlı kaşığına yakın vanilya aroması veya 1 pk.vanilya
*2-3 damla kahverengi jel boya(Ekru renkli krema elde etmek için)
------------------------------------------------------------

-Üstteki kakaolu kaplama kreması gibi pişirilir.

PASTANIN KATLANDIRILMASI:
Her bir pandispanyayı 3 kat olacak şekilde enlemesine 2'ye ayırıp her katı yarım su bardağına yakın şekersiz soğuk sütle ıslattık.Ara katlara muzlu vanilyalı dolgu kreması koyduk.Tüm katları bu şekilde hazırlayıp kakaolu 1.kat pastasını yine kakaolu üst kaplama kremasıyla kapladık.2.katı oluşturan sade pandispanyayı da ekru renkli kremayla kaplayıp,kaşığın tersi ile gelişigüzel şekiller yaptık.

Hazırladığımız 5 ayrı pastayı 3 kat ve 2 kat olacak şekilde ambalaj kağıdıyla kaplanmış straforların üzerine yerleştirip bitişlerine rende ve kıyılmış çikolata parçaları koydum.

Biraz uzun bir anlatım olsa da umarım doğru ifade edebilmişimdir aşamaları.Gözümden kaçan detay varsa sorduğunuzda açıklayabilirim...

1.12.2007

HAYAT KARMAKARIŞIK....

Aslında siz benim hayat karmakarışık dediğime bakmayın öyle.Ağız alışkanlığı işte,dolanmış dile.Hayat yolunu bilen bir nehir gibi akmakta asıl,asıl karışık olan bizleriz.Herşey içiçe geçmiş gibi görünse de ilahi bir ayar var bu işlerde.Kimileri gidiyor,kimileri dönüyor,arda kalanlar bazen ağlayıp,bazen gülüyor.

Yaşam.Yaşa bakalım.
Ve bırakın hayat bildiği gibi gelsin şarkıdaki gibi.Siz kahrolmayın.Kahır aciz kullara yaraşır.Acının insana kattığı gizi çözdünüz mü hayat eteklerinde adını bilmediğiniz çiçekleri etrafa savuran bir dergi oluverir bazen böyle....Bazen hisli bir şarkı,yaralı bir şiir.Acıdan paylar çıkarıp yolumuza devam ettik mi gerisi kolay.Ölümü sessiz bir çığlık gibi kabul etmeyen Zerrin,Selen,Nihan ve diğerlerinin yanında naçizane ben Hülya...Bu dergiye küçücük bir ses vererek başaran,yaşatan,üreten,hisli,yanık,aşk dolu,dostluk dolu,elbirlik,yürek birlik koskocaman bir şarkı yaptık....Mırıldansak....


Gitmek herkesin harcı
Sen gidip de yitmeyenlerden ol.
Vardığın yere selâm söyle bizlerden
Hanen esenlensin,varol.
Üzülmedik der miyim hiç,
Bir yumru boğazda sımsıkı.
Vakti saaati yok sonsuza ermenin,
ve zehri tüketmenin.
Sen yine de sağol.
Haberin olsun biz sana küsmedik.
Hatırın kalsın istemem.
Hiç bir iş yarım değil;
bilesin...
Kedilere ekmekle-süt bile verdik

27.11.2007

BUGÜN DE BİTTİ...

Bugün hava bozdu.İlk kar serpiştirildi nihayet yukarılardan.Evvela şiddetli bir lodos,sonra durmayan soğuk bir yağmurla başladı.Ardından soğuktan kar attı.

Yağmur yağarken ben çoktan şehiriçi servisine binmiş hastaneye varmıştım bile.Çok uzun bir süredir hastaneye gitmemiştim.Gitmek de istemem zaten,hazetmem.Hiç de sevmem doktorla falan görüşmeyi.Ama farkettim ki bir nezihlik gelmiş hastaneye.Poliklinik kısmı çok değişmiş.Koltuklar yenilenmiş.Her bölüm kapısında dijital ekranlar."Aaaa dedim"içimden"Sıkılacak gibi değil"Neyse yeni başlayan sisteme ben de dahil oldum ve Hasta Tanıtım Kartıma sahip oldum.Artık bu kartla giriş yapacakmışız hastaneye.Görüşmek istediğiniz doktorun kapısında ki dijital ekranın altında okutuyorsunuz kartınızı.Hangi numarayı aldığınızı,içeride ki hastayı,beklemedekileri görebiliyorsunuz.O kadar keyifli geldi ki bana.Hengame yok bir kere.Herkes işini biliyor.Çok konuşan yok,çok soran yok.Herşey net.Oturdum koltuğuma ve çantamdan ne olur ne olmaz diye yanıma aldığım kitabımı çıkardım.Bu,en son diplomam için Çanakkale'ye gidişimde aldığım 2 kitaptan biriydi.Mektuplar şeklinde yazılmış kitaba başladım hemen,hatta bir ara yanıma oturan orta yaşlı bir hanım da merakla kitabı benle okudu.Ben de ses etmedim;)İyi ki almışım kitabı.Sıramı beklerken 45 sayfa falan okudum.İyi oldu.Etrafa manasızca bakmaktan kurtuldum böylece.Kitapla ilgili detaylara buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.

Sonra sıram geldi.Doktorla görüştüm.Çıkışta artık şöyle düşünüyordum.SSK pirimlerini boşa ödüyoruz:(İçeride ki ne kadar zerafetli bir beye de benzese sistemde var birşey.O ne bana,ne diğerlerine yeterince bilgi vermiyor.Veremiyor.Ya da vermek istemiyor.Şiddetli bel ağrılarım 2-3 haftadır hayatımın akışını değiştirdi adeta.Uzun süre oturamıyorum.Uzun süre ayakta da kalamıyorum.Sabahları acılarla kalkıyorum yatağımdan.Hatta acılarla uykularım bölünüyor.Allahtan korktuğum gibi çıkmadı çok şükür.Gerçi ne olduğuyla ilgili maalesef detaylı birşey öğrenememesem de yine de sevindiriciydi.Muayenem kısacıktı.Doktor diz kapaklarıma,sırtıma,belime o meşhur çekiciyle;)vurdu o kadar.Aslına bakarsanız ben sordum,doktor bana bir kelimelik cevaplar verdi.

-Bel fıtığı falan değil di mi?
-Yok.
-:)
-Sürekli oturuyorum da işte.Var di mi etkisi(Hani bilmiyorum ya ben bunun sakıncalarını;ama maksat bir,iki kelam laf almak adamın ağzından)
-Var.Evet...
-Egzersiz yapın.

Ama bana uzatılan ne bir egzersiz programı ne de izah edilen bir durum var.Bu arada benden sonraki hasta alınıyor bile içeriye.Aslında bel fıtığı değilmiş ya uçuyorum sevinçten.Sonra egzersiz dedi bana ama e ben ne yapacağım ki diye söyleniyorum içten içe.Allahtan spor hocası var bizim evde;)O bana bel kaslarını güçlendirici bir program hazırlayacak.Sonra diyorum ki Ahmet'e:"Çok gereksiz bu sigorta falan.Valla.Devlet kesmesin benden bu farkı özele gideyim ben de ne var.Nasıl olsa adamlar bıkkın."Sinir oluyoruz ikimizde.Ne oluyor.Birtek kas gevşetici ve ağrı kesicimi indirimli alıyorum.Budur.İşte tüm kazancım şimdilik bu.
Ve ağrım geçsin diye dua etmeye başladım bile.İlaçlara hiç itibarım yok da...

Bu keki eve gelince pişirmedim elbet.Yok artık bu kadarda değil.Anneme hayırlı yolculuk demeye gelenlere pişirdiğim keklerinden biri bu.Arşivden;)Biraz dinlenmek istiyorum bu aralar.Ne kadar becerebilirim bunu bilmiyorum ama biraz pişirmek,kaplamak,yoğurmak istemiyorum.Mazur görünüz.

MERMER KEK
Malzemeler:*4 yumurta
*1,5 su bardağı şeker
*Yarım su bardağı sıvı yağ
*Yarım su bardağı ılık su
*1pk.kabartma tozu
*1 pk.vanilya
*2 yemek kaşığı kakao
*3 su bardağı un
--------------------------------------
-Yumurta,şeker ve vanilya yumurtaların rengi açılana dek iyice çırpılır.
-Sıvıyağ eklenir.Kabartma tozu,un elenerek karışıma eklenir.
-Yağlanıp,unlanmış(fazla unu silkelenmiş)uygun bir kek kalıbına karışımın 2/3'si dökülür.Kalan kısma kakao eklenir.Karştırılır.Hamurun üzerine ilave edilir.
-Bir kaşıkla alttan üste karıştırılarak 2 rengin biraz karışması sağlanır.
-180 derecede önceden ısıtılmış fırının alttan 4.rafında 40-45 dk.pişirilir.Kekin ortasına kürdan batırılır.Temiz çıktığında kek pişmiş demektir.

25.11.2007

BİR ETKİNLİK DAHA.....

Etkinlik bu ay Lale'de.
Pek de hoş bir adı ve logosu var etkinliğin.Yalnız kaynana çatlatmak konusunda hiçbir fikrim olmadığından(kayınvalidem ben onu tanıyamadan yıllar önce ölmüştü.Saygıyla anmak vesile oldu bu arada) vereceğim tarifler kaynanalar üzerinde ne kadar etkili olur bilemiyorum;)Aslına bakarsanız artık herkes çok bilinçli.Buna erkek anneleri de dahil.Oğullarına gelin değil,evlerine kız evlat dahil ediyorlar.Ne güzel..
Hani duyarız ya gelin-kaynana çekişmelerinde bir kahve teranesidir gider.Köpüklü olmuş mu,tadı yerinde mi?"Öyle orta şekerli kahve isteyip de az şekerli mi yapmış bakalım gelin hanımkahveyi?" diyen kaynanalardan illallah eden tanıdığınız gelinler varsa eğer hah işte bu tarif bu serenomiyi gerektiren kahve kültüründen yola çıkılarak hazırlandı,biliniz ve haber veriniz;)Verin bir tabak bu kahveli kekden ille de kahve diyen kaynanaya onu 3 gün idare etsin durumlarına denk gelsin diye düşündüm ama olur ya kahve seven kaynanamız bu kez de ne kara,kuru bu kek böyle demesin.Baştan söyleyin bu kek kahveli;)

KARAMELLİ-KAHVELİ KEK

Malzemeleri:*3 yumurta
*1,5 su bardağı şeker
*2,5 yemek kaşığı garanül kahve
*Yarım su bardağı sıvı yağ
*2 su bardağı un
*1 pk.kabartma tozu
Karamelli sos için:
*25 gr.margarin
*2/3 su bardağı şeker(esmer şeker)
*yarım tatlı kaşığı granül kahve(esmer şeker kullanılırsa gerek yok)
*100 ml.krema(1/2 su bardağı)

----------------------------------------------------


1-Yumurta ve şeker,yumurtaların rengi açılana dek 10 dk.çırpılır.


2-Kahve
eklenir. 2-3 dk.daha çırpılır.

3-Sıvıyağ eklenir.Çırpılır.


4-Un ve kabartma tozu elenerek karışıma ilave edilir.

5-Yağlanıp unlanmış 18cm civarı bir kalıba kek hamuru dökülür.

6-180 derece de ısıtılmış fırında 45-50dk.pişirilir.










-İsteğe bağlı karamel sos pişirilir.Bunun için;şekerin, yağ ilave edilmeden teflon bir tavada hafif rengi
döndürülür.Yağ ilave edilir.Eriyince ağır ağır kreması eklenir.Tüm malzeme iyice kaynaşınca ocaktan alınır.Kekin üzerine dökülür.




Bu kekin HAMİŞ'i:Dışı hafif sert,içi yumuşacık bu kekin karamelize edilmiş şekerden ötürü dışı hafif çıtırımsı ve karamel-kahve kokuluydu.Biz sevdik umarım deneyenlerde sever...


PRATİK KAZANDİBİ

Malzemeleri:
*1 lt.soğuk süt(4 su bardağı)
*500 gr.şeker(2,5 su bardağı)tadı azaltılabilir.
*100 gr.nişasta(4 yemek kaşığı tepeleme)
*1 pk.vanilya(veya çay kaşığı ucuyla vanilya özü)

Önce bir miktar süt ile nişasta inceltilir.PPürüzsüz bir kıvama getirilir.Vanilya hariç tüm malzemeler tercihen kalın tabanlı bir tencerede ve orta ateşte sürekli karıştırarak muhallebi kıvamına gelene kadar pişirilir.Ocaktan alınıp vanilyası eklenir.Karıştırılır.Ateşe dayanıklı fırın tepsisine muhallebiden 3-4 kaşık alınıp ocakta çevire çevire bu malzeme yakılır. Üzerine muhallebisi dökülüp en az5-6 saat buzdolabında bekletilir.Dilimleyip ters çevrilerek servis edilir

24.11.2007

1 YIL SONRA....İLK PASTA-SON PASTA

İlk şeker hamurlu pasta yapma isteği içime düştüğünde,Zuhal sağolsun çok yardımcı olmuştu bana.Sordum,cevapladı.Yazdım,cevapladı.Ama jelatini değil toz bulmak;yaprağını bile bulamamış bir bedbaht olarak,en uygun ikamesinin tart jölesi olabileceğini düşündüm ve hiç hesaba katmadığım pudra şekeri kalınlığının acısını,şeker hamuru yoğurmaktan patlayan parmaklarımla çektim.Pudra şekeri kalın gelmiş,tart jölesi jelatinle aynı işi görmemiş ve hamur asla toplanamayan kıyır kıyır,paramparça birşey olmuştu.Elimde 200gr.kadar hazır şeker hamuru vardı.O hamura benim olmayan hamurumu az az yedirerek gramajı arttırdım ve yanları kaplanamayan bu pastamı yaptım ilk kez.Etrafının açıklığını hamuru rendeleyerek kapattım ama yılmadım.Gururla sunarım...
Geçen sene bu vakitlerde geldim buraya.Zaman ne çabuk geçiyor hakikaten.Ya da şöyle mi demeli.Zaman,dolu dolu yaşanınca su gibi akıp geçiyormuş.

Çok şey öğrendim buralarda.Yolumu şekillendirdim.Üzülmedim hep sevindim.Aksi birşeylerle karşılaşmadım hiç.
Düne kadar...

Kendisi de bir blog sahibi olan Esra,astım rahatsızlığı sebebiyle ebedi bir yolculuğa çıkmış.Öğrendiğimde şok oldum.Gerçi hangi ölüm sarsıcı değil ki.Esra,Kevgir yemek dergisini Zerrin'le birlikte çıkarıyordu.Öğretmendi kendisi aynı zamanda.Bugünse öğretmenler günü.Onun için gözyaşı döken sevdiklerine,öğrencilerine,ailesine sonsuz sabırlar diliyorum.Ve tüm öğretmenlerimizin bu özel gününü Esra'nın nezdinde kutluyorum...


Blogdaş diyorum ben buralarda birbirinden haberdar,yaptıklarını takdir eden,seven insanlara.Globalleşmiş arkadaşlıklar bir tık öte tarafınızda.Bir vakit sonra yan komşunuza geçer gibi onların sayfalarına geçiveriyorsunuz.Bu yan komşular Amerika'dan,Almanya'dan,İstanbul'dan,Antep'ten,Ankara'dan,Antalya'dan olabiliyor.Teknolojinin bu yüzünü çok seviyorum....

Çok şey öğrendim blogdaşlıktan.İlk başlarda hayranlıkla izlediğim pastalardan ben de yapmaya başladığımda kendimi öyle iyi hissettim ki.Kursa gittim.Farklı bir alanda sarfettiğim gayret;bana hep sonsuz bir destekle omuz veren insanlara dönüştü.Bu yüzden de kendimi çok ama çok şanslı görüyorum.Etrafımda kadir kıymet bilen,bana hiç düşünmeden el veren herkese sonsuz teşekkürler....Aklım erip,gücüm yettikçe buralardayım....

21.11.2007

İNCİ KOLYELİ KADIN....

Hani bir film var bilir misiniz?İnci Küpeli Kız diye.Bu pastayı yaparken hep o filmden kareleri hatırladım.Hatta kitabı,hatta hâlâ gizemler içeren bir de tablosu var İnci Küpeli Kız'ın.17 yaşlarında bir hizmetçi kızın kulağına iliştirilmiş hem de evin hanımına ait bir çift inci küpenin yıllar sonra bile ait olmadığı bir insana bu denli yakışmasının ve büyüsünün bir çığ gibi büyüyerek benim bile üzerimde bıraktığı etkiyi hayranlıkla,filmi de huşu içinde izlemişimdir.Nereden nereye...Bir kadının boynunda,asaletle salınan bir dizi inci;bir başka kadın için hayal dünyası kapılarını aralayabilir mi?Boynunda zerafetle ve bir su gibi berrak ve sizin onla ilgili hayaller kuracağınızdan bihaber ışıldarken herbiri ,o kadının adını duyduğunuzda aklınızın hiç de dikkate almadığınız kıvrımlarında şaha kalkmaya meyilli durabilir mi?Aralayabilir ve durabilir arkadaşlar.Tüm güzellikler de zaten bu aşamada başlamıyor mu?Bende başlıyor.....

Doğumgününü dün kutlayan inci kolyeli kadınımız için onu böyle anımsamam ne kadar sürpriz oldu bilemem ama ben su gibi dupduru incileri beyaz,kahve,pembe,sarı arası dolanan bu tene dizerken çok keyif aldım bilinsin isterim... Filmin sonunda ressam,evden gitmek zorunda kalan hizmetçi kıza eşine ait bu bir çift küpeyi hediye olarak ulaştırıyordu.Tesadüfe bakın ki,kolyesini boynunda ilham kaynağı ettiğim kadına da bir çift inci küpe ve bir o kadar zarif yüzüğü ulaşmak için yollarda....

Ve o kırık aşk öyküsünün bir tek karesi de....

16.11.2007

DAMLA ÇİKOLATALI MİSKET KURABİYELER


Annemle babam uzun süreliğine burada olmayacaklar.Çok ama çok istedikleri bu gezi için az bir vakit sonra kutsal topraklara uğurlayacağız onları.Bu arada eş dost yanlız da bırakmıyor.Çok yoğunlar son günlerde.İşte bu kurabiyelerde misafirler için pişirilmiş ve benim ilk kez dün gece denediğim kurabiyelerim.

Tarif promosyon amaçlı Hamurişi Kitabı'ndan...Orjinali kuru üzümle yapılmış bu tarifi ben evde üzüm olmadığından mecburen damla çikolata ile yaptım.Gerçi oğlanların biri üzümlü lezzetleri sevmediğinden pek isabetli de olmadı değil.

Verilen ölçüden 29 adet kurabiye çıktı.Herbirini fındıkdan biraz irice yaptım ve 17 dakika pişirdim.Nasıl diyeyim,süper bir lezzet.İçinde toz şeker olmasından ağzınızda çıtır bir tat oluşuyor.Mahlep dolayısıyla da hem hoş bir koku hem de gevreklik söz konusu.Damla çikolataların her biri de ağzınızda patlayan çikolata bombacıkları gibi.Bizim eve bu ölçü az geldi haberiniz olsun;)Yarın izin günüm.1 ölçü daha denemeliyim....


MALZEMELER:
*200 gr.(1+3/5 su bardağı un)
*1,5 çay kaşığı mahlep
*1 çay kaşığı kabartma tozu
*1 çay kaşığı karbonat
*60 gr.margarin eritilmiş
*60 gr.toz şeker(1/4 su bardağı)
*135 gr.(3/4 su bardağı kuru üzüm) yarım su bardağı damla çikolata kullandım
*1 adet yumurta
-----------------------------------------
-Un,mahlep,kabartma tozu ve karbonat elenerek bir kaba alınır.
-Eritilip,ılıtılmış margarin ilave edilir.Kalan malzemelerde eklenip yoğrulur.
-Misket büyüklüğünde yuvarlanan hamur yağlanmış fırın tepsisine 4-5cm.aralıklı yerleştrilir.
-180 derece ısıtılmış fırında 10-12 dakika pişirilir.(Ben biraz daha irice yaptığımdan 17 dakika fırında tuttum.)
-Tepside soğutulup,servis edilir.


Cumartesinin Hamişi:Bu kurabiyelerde yine annemin misafirleri için yaptığım birazı çikolata sosuna batırılmış damla çikolatalı kurabiyelerden.Alternatif olsun istedim...

13.11.2007

DOĞA PASTA ve MERAKLI ZÜRAFA;)

Resim defterimin neredeyse tüm yaprakları buna benzer manzaralarla dolardı benim.İlla çok uzaklardan gelen bir ırmak,üzerinde bir köprü,çayır çimen hatta her ne kadar burada yoksa da dumanı tüten bir ev.A aaa bir de çeşme yapardım hep.Bak onu unutmuşum:(Annemiz,kızımın adı Doğa.Doğa temalı bir pasta olsun deyince aklıma hemen çocukluğumun resim defterleri geldi ve tabii ki o manzaralarım.Ben de şeker hamuru ve hamura hakimiyetim yettiği oranda modellemeyi yapmaya çalıştım.Detayları diğer pastalarımı anlatırken anlatmayı düşünüyorum....İlk kez bir pastamı kreşe götürdüm.
Yani
MERAKLI ZÜRAFA'ya;)
Benim bu küçük ilçemde böyle hoş yerlerin olması çok onur verdi bana.Gençlerin okumak için çıktıkları yolculuklarında,birikimlerini doğup büyüdükleri yerlere aktarmaları yarınlar için çok umut verici.İzin alarak bir iki kare fotoğraflamayı da ihmal etmedim.Çam ağaçlarına sırt vermiş,dubleks ev o kadar hoş ve temizdi ki çocuk olası geliyor insanın....Herşey çok ince ve özenle seçilmiş.3 öğretmen hanım eşliğinde çocuklarla ilgileniliyor. Ben en çok bu tabureleri sevdim.Hatta resmi gören bir arkadaşım"Aaaa ne güzel modellemişin bu tabureleri"deyince şeker hamurundan yapılmış modellemelere çok benzediğini farkettim.İlahi!!
Bu minyatür lavabolarda pek cici.Bayıldım....

İdealist gençlere ve fikirlere herzaman ilgi duymuşumdur.Bu işletmeyi açan gençleri de yürekten tebrik ediyorum.Yolları açık olsun....

10.11.2007

DİLE KOLAY...30 YIL...

Kimbilir nerede ve nasıl tanıştılar?Muhtemelen çöpçatma işlerini pek seven bir büyük onları birbirine uygun gördü.Ya da ne bileyim bir düğünde bir kez gördüler birbirlerini.Sevdalandılar..Gerisi çok uzun bir hikâye.....Delikanlı kahverengi takım elbisesini giyiverdi....Gelin hanım kara saçlarına ak duvağını....Kırmızı güller tutuşturdular eline,bahçeden koparılmış tazecik.Saçlarını ardına toplayıverdiler ama ne toplamak.Tek tek saç tellerini nezaketle taradılar ve ardına inci bir toka...Yanyana geldiklerinde öyle mutluydular ki.Elele tutuşmanın ayıp kaçtığı o günlerin sevdası daha güzel yaşanamazdı. İki kız çocukları oldu.Yer yurt edindiler Urumeli de...Ammavelakin dost-kardeş,vatan bildikleri yerlerden gidin dediler onlara birgün.Gitmezseniz bizim şartlarımız geçer ona göre diye de ürküttüler.Huzurları kaçtı.Adları prosedüre uyduruldu.Hummalı bir kimlik savaşıydı bu verilen.Çok düşündü kahverengi takım elbiseli genç adam.Gidip de dönmemek vardı.Sil baştan vardı.Yokluk,zorluk,çile,gurbet,hasret ama kalırlarsa da zulüm vardı.Küçük kızlarının bile fikrini aldı.Bulgar evsahibine sarılıp vedalaştılar ağlaşa ağlaşa...Halkların bir kini garezi yoktu ki,bu ardniyet de niye?Diye diye düştüler öz vatan yollarına arda kalan baba,ağabey,konu komşu olsa bile.Ve sil baştan başladılar hayatı dokumaya şehrimde.Onca yıl sonra sıfırdan.Çalışıp didinip gün gelip özvatanlarında bile horlanarak yer edinmeye çalıştılar....Üzüldüler.İçerlediler.Oralarda Türk diye,buralarda göçmen diye hırpalandılar ama durmadılar.Çok çalıştılar.Geldikleri yerler disiplin,çalışma azmiyle donatırdı insanı ta küçükten.Bu öğretiyi hayatlarında hep en önde bildiler...

Ve o 2 küçük kız büyüdü.Evlendi...
Büyüğü onların bu özel günlerini organize etti sevinçle,merakla....

Şu sıralar yılların kocaman kocaman sayılarla peşimden geldiği işlere imza atmakla meşgulken kanaviçe işli bir yastığın geçmişe nazire edişi yerli yerinde midir bilemedim açıkcası.Benden böyle bir detay istenmemişti.Ama yine de sırf içimden geldi diye bir yastık işledim onlara kırmızı saten başlıklı.

"Bir yastık da 30 yıl"

hesabı...