Uzun kış gecelerinde yatmak içindir.
Kimi der ki kadın,
Yeşil bir harman yerinde, dokuz zilli köçek gibi oynatmak içindir.
Yeşil bir harman yerinde, dokuz zilli köçek gibi oynatmak içindir.
Kimi der ki ayalimdir, boynumda taşıdığım vebalimdir.
Kimi der ki hamur yoğuran. Kimi der ki çocuk doğuran.
Ne o, ne bu, ne döşek, ne köçek, ne ayal, ne vebal.
O benim kollarım, bacaklarım, başımdır.
Kimi der ki hamur yoğuran. Kimi der ki çocuk doğuran.
Ne o, ne bu, ne döşek, ne köçek, ne ayal, ne vebal.
O benim kollarım, bacaklarım, başımdır.
Yavrum, annem, karım, kız kardeşim,
Hayat arkadaşımdır...
Hayat arkadaşımdır...
Resim Nazım'ın...
Piraye, Çankırı, 1940, Kâğıt üzerine pastel, 17 x 25 cm bir resmi olup Nazım Hikmet'in sayfasından alınmıştır...
16 yorum:
Cok guzel, baska ne denir ki?
Sevgiler
AYBİKE'ciğim;biliyorum bu şiire bu bakışa başka birşey denmez....
Arkadaşım yorumsuzluğun yorumu olmaz dedim. Çok şık olmuş. Kutlu vr mutlu olsun. Sevgiler...
tanımaktam mutluluk duyduğum gerçek bir kadınsın
tercihlerinde bir okadar kadınsı
Senin de Dunya Kadinlar Gunun kutlu olsun...
http://www.pastamalzemeleri.com/
PASTACI BURCU LİNK VERMİŞ TAM SENLİK
yukarda
tanımaktan
demek istedim gene yalnış yazmışım
mrb hülya ablacım nezamandır yorum yazamıyodum kusura bakma nasılsın bakalım bloguna hergün bakıyorum ama yazamıyodum cok güzel şeyler yayınlıyosun neyse sana by by kocaman öpüyorum k.i.b
Merhaba Hülyacığım, çok teşekkürler...
yahuu dilimden dökülen, gözlerimden kayıp giden cümlerler bana büyük haz verdi... Sımsıcak sevgiler...
Kutlu olsun hepimize ...
PEÇETE'ciğim;ne güzel demişsin.Kadın olmanın ayrıcalığına sahip çıkabilmemiz umuduyla ben de seni ve tüm kadınları kutluyorum...Ve onlara kadir kıymet bilen her erkeği...
AYNUR'cuğum;peki öyle olsun..Ben de seni tanımaktan çok hoşnutum..
YELDA'cığım;ve hepimizin...
AYNUR'cuğum;ben de öyle anlamıştım zaten;)
ŞÜKRİYE'ciğim;o sensiiinnn...Tanıdım seni....Ben de seni çok öpüyorum..
ZERRİN-MİSSS'ciğim;bu şiir,şiire ilham veren o kadın Piraye ve aşkları ve bir erkeğin güçlü elinden çıkan bir kadın resmi ve şiiri.Ben bu açıdan bakmak istedim bu güne.Çok ama çok sevdiğim bir şiir.Sevilmeyecek gibi değil vesselam...
:)nerdesin?
Allahım sen bir harikasın!!!!portakallı kek!!!!kekler arasında en sevdiğimmmmmmmm!
Nazım hikmet'in sevdalı bulut kitabını da babamın bir arkadaşı ben çok küçükken hediye etmişti yıllardır her yazısını her şiirini çok severim çok beğendim postunu canım hülyacıım!!!
öptüm kocaman!!!
AYNUR'cuğum;buralardayım hayatım.Ama vakit dar:(
KİKİ'S DESIGN'cığım;keki sevmişsin,şiiri sevmişsin...E beni de seviyorsundur;)Daha ne olsun...
Hülya'cım gelmeyeli nefis şeyler yapmışsın,krem karamel, börek ve portakal soslu kek hımm. nefis, şiirde çok güzel yüreğine ellerine sağlık,sevgiler..
EBRU'cuğum;uğramana sevindim.Arayı çok açma bence...
güzel sürpriz, ama sıla yorumları her zaman sende başlar, sonra bana taşınır. bu böyle bir gelenek, jestin için teşekkürler, ben her zaman ilk önce sende yazmayı tercih ederim, yoksa tatı çıkmaz benim için.
yaklaşık 5 bin arkadaş, yani sıla sever,dizi yönetimine, gül hn.'a çok uzun bir yorum mektubu göndererek, senin, benim, herkesin düşüncelerini yansıttı, kendileri de çok olumlu karşıklayarak, sanırım tüm dizi ekibine bu mektubun içeriğini, çok net olan arzu , istek ve eleştirilen her konunun tümünü olması gereken şekilde gerçekleştirtti.
senaryo gurubunun etkili replikler yazması, oyuncuların oyunlarını beşe katlanmasında, bu mektubun 2 bölümdür çok büyük payı var tabi. diziyi hayatlarının bir parçası haline getiren sıla severlerin de, büyük çabalarının sonuç vermesi harika. bu bilgiyi sıla forumundan takip ederek öğrendim, bu bölüm dönüm noktasıydı çünkü. bir sürü sıla sever artık bırakmıştı izlemeyi, bonuslar tükenmiş, reklam aralarında bile geri dönüşler olmuyordu. bu ciddi bir karşı duruş oldu, istersek her anını masal gibi işleriz mesajı gibiydi. bir an bile seyirciyi kaçırmama teşlaşıydı, ki biz reklamlarda bile kanal değiştirmedik .. senaryo grubunun dağıttığı öyküyü ciddi bir biçimde derleyip toparladılar. mardin yolu gözüktü, 2-3 bölüm sonra dizi taşınıyormuş, herkez biliyodur zaten. ama genel kanı istanbul bölümlerinin kötü olması yönündeydi, bu bölümle en iyi istanbul bölümü çekilmiş oldu bence.
replikler çok vurucuydu, her cümle bilerek ve planlanarak yazılmıştı. emrenin sahneleri ilk defa harika geldi bana, inandırıcılığı çok yüksekti.
gelinliğin başında konşulanların kadın olarak anlamı büyüktü, bir nevi kadınlar günü ertesi sürpriziydi aslında. bir kadına verilmesi gereken değere değinildi, hangi kadın bu saygıyı görür ülkemizde, çok tartışılır bir konu ama bu saygı bir medeniyet ölçüsü bence. bu medeni durumları devam etmeli ve bundan sonraki sorunları konuşarak halledebilmeliler. insanların sorunları insanca çözebilme yeteneği olduğunu hatırlamalı, herkesin sadece küserek kaçarak bazı şeyleri halledemeyeceği konusunda azad karakterinin vurucu sözleri etkiliydi. birçok genç ders alabilir bu olaydan isterse.
ama ben aşık iki insanın öpüşmeme tribini algılamakta zorlanıyorum, bir doktor hayır ben yarım muayene yaparım deme lüksüne sahipmi ki oyuncular bu lükse kapılıyor, öpüşmeme kararı alıyorlar. küçük bir buse aşk sahnelerine daha anlam katabilirdi, ama senaristlerin bol kepçeden mutluluk dağıtmaları umarım yeni trajedilere dönüşmez.
insanların hayatı zaten trajedi, biraz huzur mutluluk arıyorlar, soğuk camın ardında içlerine yalancı hayal kırıklıkları girdikçe gerçek hayattaki ümitleri de soluyor belkide.
neyse destanımı bitirdim yine, hep güzel bölümler izlemek dileğiyle....
AYNUR'cuğum;nasıl güzel anlatmışsın.Asla bu konuda üzerine tanımıyorum...
Yorum Gönder