18.02.2007

DAMLASAKIZLI...

Bu muhallebiyi sütlü tatlıları çok seven erkek kardeşim için yaptım.Hem de az önce;)Ne vakittir benden bu tatlıyı isteyip duruyordu zaten.Artık dayanamayıp;)en son birlikte işe giderken ''Abla pastalarını bir yola koy da,tatlı sözünü unutma''deyiverince aslına bakarsanız epey mahcup oldum.Hani onları önemsemiyormuşum gibi:(Aslında niyetin dün yapmaksaydı da yine pandispanya stoklayacağım derken:(bu vakte kaldı.-Çok ayıp bana-
Neyse eşim,babam ve kardeşim bu sabah erkenden eşimin maçına gidince fırsatı değerlendirip(vakit kaldı ya bana) resimdekileri yapıverdim efendim;)Üstümden de bir yük daha kalmış oldu:)
Kendileri:)damlasakızlı olan bu muhallebi hangi yöre dolaylarından hiç bilemesem de aklım az buçuk Girit asıllı olabileceğini söylüyor.Bir dönem Ayvalık'ta oturduğumuz da damla sakızının içine girdiği birçok tatlıyı deneme fırsatım olmuştu;)Herhalde bu muhallebi de bize o kültürden gelmedir diye düşünüyorum.Yanılıyorsam düzeltin lütfen...Tarif kızkardeşime ait...
Malzemeleri:
*1 kg.soğuk süt
*1 su bardağı un
*Yarım paket margarin
*2 su bardağı şeker
*2-3 parça damla sakızı(Ben 2 adet falım damlasakızlı kullandım)
------------------
-Bir tencerede margarin eritilip,un eklenir.Yağ ve un,unun kokusu çıkana kadar sarartmadan karıştırılır.
-Süt,şeker ve sakızlar eklenir.Karıştıra karıştıra,koyulaşıp kıvam alana kadar pişirilir.
-Ocaktan alınan muhallebi blenderla karıştırılıp,pürüzsüz olana dek çırpılır.
-Kaselere paylaştırılır ve üzerine isteğe bağlı tarçın serperek servis edilir.
HAMİŞ:Yarım saatinizi bile almayacak kadar pratik olan bu tatlıyı eminim herkes biliyordur.Ben sadece hatırlatmak istemiştim;)

22 yorum:

Adsız dedi ki...

merhaba hülya abla;
inanmıyorum yaaaa sakızlı muhallebi yaaa :))))))))
çok güzel ve lezzetli görünüyorlar.....ellerine sağlık iş arkadaşın melek

Adsız dedi ki...

merhaba,

Hülyacığım ben damla sakızına biterim. Damla sakızı şu hayvanda bol miktarda var deseler avcılık usulüyle vurup yerim :D

O kadar yani.. Benim de en favorim damla sakızlı sütlü tatlılardır. Sütlü tatlıya çok yakışıyor... Şahane vallahi.. Ben hala İstanbuldayım. çok çok giremiyorum. Ama hızına yetişemediğimi farkettim.

O alttaki sümbülün kokusu burnuma gelmedi mi sanıyorsun geldiiiii... O kurabiyeleri yıldızlıları canım çekmedimi sanıyorsun çektiiiii :))

ELlerine sağlık hayatım.
sımsıcak sevgilerimle...

Aybike Ceylan dedi ki...

Hulya'cim ellerine saglik. Inanmiyorum sende mi 20 ekim dogumlusun, ne sans ya. Bu arada ellerine saglik, cok severiz sakizli seyleri. sevgiler

Adsız dedi ki...

demek erkek kadeşin var , hiç bahsetmedin biz maharetli kız kardeşini tanıdık sadece. benimde erkek kardeşim var , ama benden tatlı isteyecek mesafede değil , bir anda bu beni nasıl duygulandırdı .sen ne tatlı bir ablasın . şimdi kardeşimi aricam nerdeyse ...kitaba bayıldım ayrıca iç özetinide okudum anlattığından daha da derin bir özetmiş çok etkilendim . filmide çevrilmiş galiba, gerçekçilik akımı yazarı olmak üslübu bana ilginç geldi . ciddi anlamda deli işi , arsenik içirtecek bir tutku ,hayallerimi tekrar gözden geçirmeliyim ...köy enstitüleri ile ilgi zamanın pek çok önemli insanı bu okullarda yetişmiş eee tabi günde 500 soruyu çözmek ve ezber pekiştirmek yerine dünya klasiklerini yorumlamak ayrı bir donanım ve bakış açısı katıyordu insanlara . şimdi sadece ruhzuz gençlik dedikleri argocu ağızlar ve yabancılığa özenme var oysa ozamanlarda yurt ve memleket sevdası aşılanırmış ve geenel kültüle beraber geniş bir evrensel bakış yakalamak adına dünya yazarları , modası, müziği, takip edilirmiş nice öğretmen köy okullarında emek verirken farklı donanımları içinde barındırır ve çocukları çok yönlü yetiştirmek için çabalarmış şimdi ise değil dünya klasikleri türk yazarları tanımayan nesiller yetişti yeni bir iki kırık aşk romanı çıkaran yeni moda yazarları hava olsun diye ağızlarına sakız ediyorlar, okuyorum adı altında . her neyse buna burda nokta koyuyorum . bu güzel paylaşımın için seni tebrik ediyorum .nasıl örnek bir arkadaş olduğunu anlatamam , sen aynaya bak ve , gülümse yüksek sesle haykırıyorum : ŞAHANE BİR KADINSIN sen sesimi aynaya her baktığında duy

Hülya dedi ki...

MELEK'ciğim;bir dahakine sana koca bir kase sakızlı muhallebi söz:(
ZERRİN-MİSSS'ciğim;yani bu kadar azimliyim.Neyi çok istersem peşine düşer alırım mı diyorsun?Bak sen avcı kızımıza;)
Pekii,senin de içinde bulunduğun 4 kiloluk hamsi ziyafetinin kokusu burnumuza gelmedi mi?Geldiiii...
Tostcular,muhallebiciler derken biz elimizdekilerle avunmuşuz çok mu? Zerrinciğim;))
AYBİKE'ciğim;evet şaka gibi yani...Akrabayız bundan sonra.Öyle ya;)))
AYNUR'cuğum;yazını kaç kere okuduğumu hatırlamıyorum.Nasıl haz duydum okurken anlatamam.Senin duyarlı yanın benden de baskın.Olaylar hakkında mutlaka söylenecek bir sözün olmasıysa donanımında ki çok renkliliğe bağlıyorum.Yazının son cümlesiyse çok üzgünüm ki öyle değilim.Keşke olabilsem.Keşke:(

kamiş dedi ki...

Hülya, bu yorumlar sakızlı muhallebi olayını aşmış ve başka bi tarafa dönmüş , iyi de olmuş.. Fakat ben hala muhallebilerde kaldım. Nasıl yani, erimeyen sakız mı kullandın?Sakız zararlı değil midir yemek için?

Hülya dedi ki...

KAMİŞ'ciğim;sakız eriyor içinde hiç endişen olmasın.Eriyor ve kayboluyor...(Ayyy ödüm patladı yanlış birşey önerdim diye)

kamiş dedi ki...

Yok yok canım ödün kopmasın da hepberaber öğrenelim doğruları diye.. Tv de izlemiştim, mide sakızı hazmetmiyormuş ama vücutta da tutmuyormuş, yani atılıyormuş(anladın sen onu!:)) Benim fikrimdi hani bir sorayım dedim..

Hülya dedi ki...

KAMİLE'ciğim;bak ne güzel hep beraber aydınlandık...Işık dolu,günler...

Adsız dedi ki...

daha dün okudumda cevap yetiştirmeye mecalim yoktu hiç bile diyorum ve şahane olduğunu idda ediyorum yok değil diyen varsa çıksın ortaya .ama sen değil ,sen kendine haksızlık ediyorsuuuuun.birkaç gün ömer yok ve özlem doluyum .... sen kendini bırak beni teselli et oğluşta baba baba sayıklıyor
akşama dizi var unutmaaaaaaaaaa kuzey uyuyunca yine bakarım bu sefer 9000 i yakalamaya2 kaldı şans herzaman olmaz ama maşallah maşallah bu ne hız şekerim

Hülya dedi ki...

AYNUR'cuğum;her sabah diyorum ki bugünün başlangıcını not edeyim ve hep unutuyorum.Bu duruma sen ve Pınar dikkatimi çektiniz.Elbette ki paylaşımlar güzel ve elbette ki dikkate alınıyor olmak çok onur verici.Bundan beş on sene evvel çok tıklayanın var deseler;o da ne,yoksa hakaret mi derken şimdi her bir tık seni merak ettim,bugün ne yaptın.Bana farklı ne katabilirsinin bir başka versiyonu.Çağa ayak uyduruyor olmanın da bir başka şekli;)Her uğrayanın ayağına sağlık.Evime hoşgeliyorsunuz...
Teselli etmek isterim elbet ama bir kez gmail dolaylarına uğradın,bir daha gelmez oldun.Oysa ben hep oralardayım.Konuşurduk...

Adsız dedi ki...

ömer almanyaya uçtu hafta sonuna kadar yok böyle durumlarda kuzey tamamen kopmuş oluyor bende babasının yokluğunu hissettirmemek için ekstra çaba sarfediyorum ikimiz birden kopuyoruz.. bilgisayar diyer odada aynı yerde takılamıyorum uzun süre .uyku saatinde ancak denk getirirsem (bazen üç saat bazen yirmi dakika uyuyor) bende planlı hareket edemiyorum yoksa ben senden daha istekliyim aslında ...belki diziyi izleyemem sen izlersen bana anlatırsın ona göre izleeeeeee öpüyorum

Hülya dedi ki...

AYNUR'cuğum;dizinin sonunu izleyemedim desem:(Kızma bana...
Tez elden sevdiğine kavuşman dileğimle...

Adsız dedi ki...

sadece sonuysa sorun değil , sen heyecenlımıydı onu söyle .en vurucu an neydi ?zaten niyetine girmiştim, kuzeyi uyuturken hoop bende uyumuşum dizi mizi görücek halde değildim...yorgunluktan sabah altıda kalktık yirmi dk uyumadı ,bu son rahatsızlıktan beri uyku düzeni yerine gelmedi ..yoksa oyun eylence gün dolu dolu geçiyor ama o değil ben yoruluyorum nedense ..:)bizim baba sendromumuz var o gelince eve sanki evin içi dolup taşıyor o yokken hep ıssız odalar varlığı neşe saçar, yokluğu kendini aratır ..01:43 oldu saat yarın bakalım gün kaçta başlicak kuzucuğum mışıl mışıluyuyor yarın için güç topluyor..iyi geceler bende biraz ders çalışıp uyicam

Hülya dedi ki...

AYNUR'cuğum;öncelikle sendromunuzu en az hasarla atlatabilme gayreti diliyorum sana ve Kuzey'e;)
En vurucu sahne mi?
Onur,Şehrazat'ı eve bırakacak.Yolda arabayı durduruyor.Arka planda Yedi Tepeli Şehrin ışıkları.Diyor ki;''Ben seni seviyorum ve asla senden vazz-geeeçç-me-ye-cee-ğimmmmm.''Sen beni sevmiyor musun?Hayır diyor Şehrazat.Israr ediyor Onur.Yine hayır diyor.Bu sefer diyor ki Onur:Soruyu değiştirip soruyorum.''Beni sevmediğini söyleyebilir misin?''Şehrazat'la bakışıyorlar.Bekliyorlar.Şehrazat cevap bulamıyor''Gidelim''diyebiliyor sadece.Orada Onur'un yüzünde ki ifade sanki Şehrazat ona''Seni öyle çok seviyorum ve ölene dek de seveceğim''demiş de mutluluktan sarhoş olmuş gibiydi ki.Şehrazat ise bence en güzel oyunculuğunu sergiledi bunu dedikten sonra.Yüzü gülümseme,ciddiyet,utanma,mutlu olma duygularının karmaşasından oluşan bir manaya büründü.Ben çok ama çok sevdim o anı.
En sonunu izleyemedim ama pek birşey olmamışgaliba.Sergi açılışına gitmişler.Onur,Şehrazat'ın elini tutmuş,o sırada kapıdan Kerem girmiş.Onları öyle görmüş ve dizi bitmiş...;)
Umarım iyi anlatabilmişimdir.Dizinin sonu içinse arkadaşların anlattığını anlatıyorum sana...Benden bu kadar:)Çok öpüyorum...

Adsız dedi ki...

harikaymış tüh yani
eeeeeeeee çıkıyolar ozaman öylemi

Hülya dedi ki...

AYNUR'cuğum;yok canım öyle birşey resmiyette.Onur onu sahiplendi ya o yüzden oluyor tüm bunlar.Fırsat buldukça da duygularını ifade ediyor can alıcı sözlerle...
İlahi Aynur...Çıkmalarını çok mu istiyorsun?

Adsız dedi ki...

aşk herzaman güzel şeydir hülyaaaaa hep aşk görelim ki aşkımız kabarsın şekerim ömer geldiiiibak nasıl keyifliyim ...bu sakızlı muhalebi de benim duygu durağım oldu, özel bir sayfa gibi öpüyorum seni sıladan sonra sendeyim

tuba seni amerikaya davet etmiş gitseeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeen keşke senin için süper olurdu bizim içinde birsürü fikir sahibi olur bizle paylaşırdın yap bi çılgınlık macera dolu amerika pasta maceraları ile geri gel sonra hatta anılarını macera dolu amerika pastaları diye yayınlarsın bir gün belki ...ne hoş olurdu ne hoş olurdu

evi toparlamassam içinde kaybolucaz kaçtım ben kendine iyi bak güzel bir hafta sonu dilerim

Tuba dedi ki...

He he bayanlar dizinin sonu oyle oldu. Onur, Sehrazat'in kolunu tuttu, sonra birbirlerinin ellerini tuttular, birbirlerine heyren heyren baktilar, sonra Kerem efendi onlari oyle gordu. Onlar oyle birbirlerine heyren heyren bakisirlarken de film bitti. Sila'yi seyrettiniz mi? Merakla bekliyorum.

Eeee Hulya ne zaman geliyorsun? Yok yok teklifimle karadeniz gelini olmanin hic bir alakasi yok, daha cok guzel pasta yapmanla alakasi var:))

Adsız dedi ki...

tuba performas süper yani duyguyu verdinn.
sılaya gelince hülyacığım,
geçen hafta ki sürükleyicilik arka plandaki oyuncuların içerik sebebi ile öne çıkmaları durgunlaştırdı o enerjiyi , tamamen emre üzerinden şekillenmiş senaryo .boran ve sılanın araya serpiştirilmiş sahneleri olmasaydı açıkçası izlemek istemezdim emrenin sakat kalıyor oluşu ve dramatik kurgu ilk sahnlerde sürekli ağlaması ve ağlamaktan gına geçirmiş gibi çırpınışları çok izlenesi değildi.benim açımdan)boranın evine gitmesi gerçeği öğrenme isteyi ile demir parmaklıkların arasındaki güven ve aşk tazeleyici sahneler çok güzeldi boranın profilden yakın çekimleri daha farklı açılardan alınmıştı bu hafta ,yüzünde farklı ifadeler vardı . cihana saldırdığı sahne yarım kaldı amca işi bozdu ben seni konuşturmasını bilirim lafı boranın bir kozu varda son çare olarak mı elinde tutuyor merakı uyandırdı.. cihanın silahı boranın odasına koyması babasının bunu resmen anlaması gelişecek olayları şekillendirmek açısından önemli gelişmelerdi, dahada önemli ve anlamsız bulduğum sılanın cihanla yüzleşmesi sana para veririm söyle bakalım kim vurdu demesi idi. çok sığ bir tutum ,sen en esaslı düşmanına böyle bir cümle sarfederek anca kendini onun gözünde küçültmene sebep olursun , madem karşısına çıktı bir atraksiyonda bulunmalıydı, ses tonu bile zayıftı .eceline koşan bir kelebek misali komik kaldı ve ilk okul çocuğu gibi söylediklerine şaşırarak bitirmeleri de iyi değildi. silah odasındaydı cümlesinden sonra senaryodaki zayıf içerik sıla okadar aptalki o silahı onun oraya koyduğunu düşünemiyor etkisi yarattı...oysa güçlü bir kadın ama gücünü doğru kullanamıyor yada o gücü şekillendirecek senaristler bir hafta gaza basıp bir hafta olayları ağırlaştırıyorlar bazı sahneler çok çocuk işi kaldı birkere boran deve gibi bir jiple uzaklaştı silah sesi o uzaklştıktan çok sonra duyuldu kovaladıkları adam minicik bir kango arabayla binerek kaçtı korumalar gördü tekerlek izleri vesayre bir ton olay ki ben polisiye kurgu okumasamda bukadarını akıl ediyorum, koskoca Türk polisi korumaları sorgulamıyor ve açık ipuçlarını görmezden geliyor...yani başrol oyuncusunu zorla hapse atma isteyi duyuyorlar o başka :))aman yine yazdım da yazdım hadi ben kaçıyorum ...

Tuba dedi ki...

Aynur, aslinda haklisin, Sila'yi cok sevmeme ragmen, bazi sahneleri gercekten cok basit kaliyor. Neyse, hevesim sondu. Silayi seyretmeye daha iki saat var:))

Hülya dedi ki...

AYNUR'cuğum;aşkkkkkkkk her zaman aşkkkkkkkk da duygu durağını yukarılara alsak artık.Nasıl olur sence;)
Amerika mı?Şimdilik hayal:(
TUBA'cığım;dizi yorumun süper...Heyrene bittim;)
Amerika yolculuğu bir başka bahar inşallah;)
AYNUR'cuğum;ağzım her ne kadar çok laf yapsa da,e kalemim de bir parça güçlü olsa da asla senin yaptığın dizi yorumu kadar irdelenmiş,tam yerinde incelenmiş bir yazı çıkartamazdım eminim...Dediklerine tamamen katılıyorum...
TUBA'cığım;sana iyilik mi kötülük mü ediyoruz hiç bilemedim...Yorumları 2 saat öncesi almak hevesini kaçırıyorsa başka hal çaresi düşünelim;)(Hal çaresi Sıla'da sıkça kullanılan bir söz.Çok sevdim)